Dua ve Münacat; Şartları ve Adabı

Dua ve Münacat; Şartları ve Adabı

Mübarek ramazan ayının önemli ibadetlerinden birisi ve ondan ibadetlerin esası olarak söz edilen ‘Dua’ konusunu işleyeceğiz.

Bize Masumlar (as) tarafından ulaşmış muhtelif ve farklı dualar vardır; mübarek ramazan ayının gecelerinde, sahur vakitlerinde, gündüzlerinde… İftitâh duası, Ebû Hamza-i Sumâlî duası ve ilim-irfan içerikleriyle dolu diğer dualar.

Ehl-i Beyt’in (as) dua ederken bize öğretmiş olduğu hakikat dolu dualar.. Ve aynı şekilde bize "ادْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ" “Çağırın beni, icabet edeyim size” nidası altında Allah’tan ne isteyelimi ve ona nasıl yalvaralımı öğrettiler.

Merhum İmam Humeynî’nin (ks) seyr-i sûluk konusunda üstadı olan Hacı Mirza Cevâd Âga-yı Melikî Tebrîzî (ra) ‘el-Mûrakâbat’ kitabında geniş olarak beyan buyurmaktalar ve aynı şekilde mübarek ramazan ayının bazı dualarının kimi kısımlarına Ayetullah Saâdetperver 6 ciltli ‘Hidayet Nuru’ adlı kitabında önemli tefsir, beyanat ve şerhlerde bulunmuşlar.

Dua yani insanın iki elini zatında ‘Ganî’ olan Yüce Allah’a kaldırdığında “ki O, hiçbir şeye muhtaç değildir ve tüm benliği ile Allah’a muhtaç olan biziz” manasındadır ve tıpkı rivayetlerde geçtiği üzere insanın bu iki eli Allah’ın sonsuz hazinelerinin kapısını aralayan iki anahtar gibidir. Ve bu vesile ile insan aklî ve şer’î ihtiyaçlarını, hepsinden önemlisi de Allah’ı arzulamayı elde eder.

Merhum Allâme Tabâtabâî’ye (ra) sormuştum; ‘Allah’tan ne isteyelim?’ diye ve o da şöyle buyurdu; “Allah’ı isteyin, Allah’ı isteyin.” Şüphesiz insanın Allah’ı kalbinde istemesi en yüce istektir.

İmam Cafer-i Sâdık’ın da (as) buyruğu üzere; "القلب حرم الله فلا تسكن حرم الله غير الله"  “Kalp Allah'ın haremidir, Allah'ın hareminde Allah'tan başkasında yer vermeyin.”

Eğer zaten bu kalp Allah’ın makamı olursa; tüm kemâller, ilim, kudret, ahlakî faziletler onda yer eder ve ahlaka mugayir çirkinlikler kulun o nurlu kalbinden yok olmaya başlar.

Bu yüzden dua okumak çok önemlidir ve bizler de vaktimizin bir kısmını dua okumaya ayırmalıyız. Bazen iftitâh duası özellikle geceleri, sahur vaktinde teheccüd namazından önce veya sonra seher duası.. "اللّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ بَهائِكَ بِأَبْهاهُ، وَكُلُّ بَهائِكَ بَهِيُّ" "Allah'ım! Aydınlığının en aydın mertebesini vasıta kılarak sana el açıyorum Elbette senin aydınlığının bütün mertebeleri parlaktır" Nitekim İmam Sadık (as) buyuruyorlar; Allah’ın ism-i â’zam’ı bu duanın içinde gizlenmiştir.

Merhum Allâme Tabâtabâî (ra) hocamız Ayetullah Saâdetperver’e şöyle buyurmuşlardı: “Elde ettiğimiz bir takım şeylere baktığımda şunu gördüm; Seher duasının ilk cümlesi olan "اللّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ بَهائِكَ بِأَبْهاهُ، وَكُلُّ بَهائِكَ بَهِيُّ"  Allah’ın ism-i â’zam’dır.” Elbette ism-i â’zam lafız değil mana ve hakikattir. Bu on dört nurun hakikatidir ki ism-i â’zamda birleşiyor ve bu duayı okuduğumuzda da dualarımız icabet görüyor.

Bu nurlu dua için hem üstadın beyanları var hem de İmam Humeynî’nin seher duası hakkında yazmış olduğu kitap var. Ayetullah Mezâhirî de bu dua için kapsamlı bir şerh yazmıştır ve aynı şekilde büyüklerimiz başka dualar için de şerh ve çeşitli beyanlarda bulunmuşlardır.

Nitekim eğer basiret, ilim ve idrak ile bu dualar okunursa kabule daha yaklaşır ve diğer taraftan da güzel bir manevî, uhrevî hava yakalanır.

Biz inşallah dua okurken duamızın kabulüne engel olacak günahlarımıza istiğfar dilemeye gayret etmeliyiz. Allah’ın adıyla, besmele ile başlamalıyız. Muhammed ve âli’ne salavat gönderilmeliyiz. Allah’a hamd û sena ile başlamalıyız ki birçok duanın başlangıcı da böyledir.

Aynı şekilde duanın kabulü için diğer şartları da oluşturmak gerekir. Mesela tüm kalbinle dua etmek ve Allaha kalben teveccühte bulunmak gibi. Yine rivayetlerde geçmekte; eğer dua kalpten edilmezde icabet de görmez.

Neden? Çünkü duayı yalnızca diliyle okumuş ve duanın içeriğini idrak etmemiştir.

Dua yani Allah’a yalvarmak ve O’na müteveccih olup odaklanmaktır.

Ve bizler mutlaka bu kalbî teveccühü diğer şartlarıyla yerine getirmeliyiz. Tıpkı helal rızık elde etme konusunda haramdan kaçınmak gibi. Çünkü haram duanın kabulüne bir engeldir. İster haram bir iş olsun, ister haram bir aş veya haram bir söz..

Tıpkı Allah’tan evlat isteyen kişinin hikayesi gibi.. duası bir türlü kabul olmuyordu. Üç yıl sonra kendisine rüyada anlattılar; senin duanın kabul olmamasının sebebi kötü bir dile sahip oluşundur. Dilini ıslah et!

Uykudan uyandı. Tövbe etti ve dilini ıslah etti; Allah da ona bir erkek evlat bağışladı.

Öyleyse biz de kendimizde duanın şartlarını yerine getirmeli ve engelleri kaldırmalıyız bu şekilde dualarımız kabul görsün.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER