Soru
Ehl-i Sünnet’in Hz. Mehdi (a.f) hakkındaki görüşü nedir? Acaba bu hususta Ehl-i Sünnet ve Şia arasında farklılık var mıdır?
Kısa Cevap
Mehdilik inancı ve Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur edeceği düşüncesi, İslâmî inançlardan biri olarak kabul edilir. Bu inancı Resulullah’ın (s.a.a) müjdelemesi sonucu bütün İslâmî fırkalar ve mezhepler arasında önemli bir yeri vardır. Ehl-i Sünnet’e göre bu inanç, temel inançlar arasında yer almamasına rağmen bunun temelinin sağlam inançlarda olduğunda da kuşku edilmez. Elbette Şia mezhebine göre Hz. Mehdi inancı temel İslâmî inançlar arasında yer alır.
Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili hadisler Ehl-i Sünnet’in meşhur birçok kaynak kitabında yer almaktadır. Bu hadisler dikkatli bir şekilde incelendiğinde, Ehl-i Sünnet ve Şia mezhepleri arasında Hz. Mehdi (a.f) hakkında birçok ortak yönlerin olduğu görülmektedir. Bu ortak yönler öncelikle şunlardan ibarettir:
1) Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru ve kıyamının kesin oluşu.
2) Hz. Mehdi’nin (a.f) soyu.
-Hz. Mehdi’nin (a.f) Ehl-i Beyt ve Resulullah’ın(s.a.a) evlatlarından olduğu.
-Hz. Mehdi’nin (a.f) Hz. Ali’nin (a.s) soyundan olduğu.
-Hz. Mehdi’nin (a.f) Hz. Fatıma’nın (s.a) soyundan olduğu.
3) Hz. Mehdi’nin (a.f) fiziksel özellikleri.
-Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur edince galip güç oluşu.
-Nurlu bir yüze sahip oluşu
-Geniş alınlı düz burunlu oluşu
-Yanağında ben olması
4) Hz. Mehdi’nin (a.f) Resulullah (s.a.a) ile aynı isimde oluşları.
5) Zuhurun ön hazırlıkları.
-İnsanların tamamen ümitsiz olması.
-Zulmün her tarafa yayılması.
6) Zuhur alametleri. Bu alametler arasında Ehl-i Beyt kaynaklarında en çok vurgulanan alametler şunlardır:
-Gökyüzünden gelecek bir nida.
-Süfyani’nin ortaya çıkışı.
-Süfyani’nin Beyda denilen bir yerde kaybolması.
-Nefs-i Zekiyye’nin öldürülmesi.
7) Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili olan konular.
-Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhurunun bir gecede hazırlanacağı.
-Zuhurun yeri.
-Hz. Mehdi (a.f) ile biat etme.
-Meleklerin yardım için yeryüzüne inmesi.
-Hz. İsa’nın (a.s) yeryüzüne inmesi ve namazda Hz. Mehdi’ye (a.f) uyması.
Elbette Ehl-i Sünnet genelde, Şia’nın aksine, Hz. Mehdi’nin (a.f) Hicri 255 yılında dünyaya gelmiş olduğuna ve gaybete çekildiğine inanmamaktadırlar. Onlar Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhura yakın (örneğin zuhurdan kırk yıl önce) bir zamanda dünyaya gelerek yeryüzünü adaletle dolduracağına ve Hz. Fatıma’nın (s.a) soyundan ve evlatlarından olduğuna inanmaktadırlar.
Ayrıntılı Cevap
Mehdilik konusu ve beklenen Hz. Mehdi’ye (a.f) inanmanın, Müslümanlar arasında çok büyük önemi vardır ve bu konu sadece Şia mezhebine has değildir; Ehl-i Sünnet bu konuda genel olarak Şia mezhebiyle muvafıktır ve Hz. Mehdi (a.f) hakkında manevî tevatür derecesinde hadis nakletmektedirler.
Ehl-i Sünnet açısından Hz. Mehdi (a.f) hakkındaki manevî tevatür derecesine ulaşan hadisler, yüzden fazladır ve bu hadislerin hepsinde Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuruna işaret edilmiştir. Ehl-i Sünnet, yirmiye yakın sahabenin Allah Resulü’nden (s.a.a) Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili rivayet naklettiklerini itiraf etmektedirler. Bu hadislerin hepsi, Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Tirmizî, İbn Mace, Müsned-i Ahmed, Mustedrek-i Hâkim ve Mu’cem-i Taberanî gibi meşhur İslâmî kaynaklar ve hadis kitaplarında yer almaktadır.
Ehl-i Sünnet’in kaynakları ve âlimlerinin sözlerinden, Hz. Mehdi’nin (a.f) Hz. Fatıma’nın (s.a) evlatlarından olduğu ve bir gün zuhur edeceği anlaşılmaktadır.
Ehl-i Sünnet âlimleri, zuhur hakkında şunları söylemektedirler:
Ahiru’z-Zaman kurtarıcısının zuhuru hakkında, hicretin birinci asrında sahabe ve tabiinler arasında ve ondan sonra da bugüne kadar hiçbir ihtilaf yoktu ve bütün Ehl-i Sünnet âlimleri Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru üzerinde görüş birliğine sahiptiler ve şu anda da sahiptirler. Birisinin bu hadislerin doğruluğunda ve Resulullah’ın (s.a.a) bu müjdeyi verdiğinde şüphesi olduğu zaman, o kimsenin zayıf imanlı veya bilgisiz olduğunu söylemekteydiler.
Bu hususta Suyutî şöyle demektedir: Hz. Mehdi’nin (a.f) ahiru’z-zamanda kıyam edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracak kimse olduğu ittifak konusudur.[1]
Ehl-i Sünnet âlimlerinden biri olan Hayruddin Âlusî şöyle söylemektedir: Âlimlerin çoğunluğunun en sahih sözlerine göre, Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru kıyamet alametlerinden biridir ve onu inkâr eden Ehl-i Sünnet’in bazı âlimlerinin görüşü değersiz ve geçersizdir.[2]
Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru hakkında Ehl-i Sünnet âlimleri tarafından çok sayıda kitaplar yazılmıştır. O kadar çok kitap yazılmıştır ki Şeyh Muhammed İrevanî “el-İmam el-Mehdi (a.f)” kitabında şöyle yazmaktadır:
Ehl-i Sünnet, Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili rivayetlerin bir araya getirilmesinde ve ahiru’z-zamanda Mehdi isimli birisinin zuhur edeceği üzerine birçok kitap yazmıştır. Ben bu konuda otuzdan fazla kitabın yazıldığını bilmekteyim.[3]
Elbette bu konu Ehl-i Sünnet ve Şia arasında ittifak konusu olmasına rağmen, İbn Haldun gibi Ehl-i Sünnet’e mensup bazı aydınlar, Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili olan hadisleri zayıf saymaktadırlar.[4]Örneğin Reşit Rıza (el-Minar Tefsirinin yazarı) Tevbe Sûresinin otuz ikinci âyetinin açıklamasında, Mehdilikle ilgili hadislerin zayıf olduğuna işaret etmektedir.[5] Elbette bunlar kendi iddialarına delil ikame etmemişlerdir. Onların sözleri diğer Ehl-i Sünnet âlimleri tarafından şiddetle reddedilmiştir.
Şia âlimleri de kendi yazılarında bu iki şahsa cevap vermişlerdir. Hatta İbn Haldun’un kendisi, Müslümanların, Hz. Mehdi (a.f) hakkındaki inançlarını açıklarken şöyle yazmaktadır:
Bütün Müslümanlar arasındaki meşhur görüş şudur: Mutlaka ahiru’z-zamanda Ehl-i Beyt’ten (a.s) olan birisi zuhur ederek dini koruyacak, adaleti ortaya çıkaracak, Müslümanlar ona uyacak ve o İslâmî yönetimi eline alacaktır. Bu şahsın ismi Mehdi’dir.[6]
Buna göre bazıları tarafından bu hadislerin zayıf sayılması, Ehl-i Sünnet âlimlerinin Hz. Mehdi (a.f) hakkında olan ittifaklarına bir zarar vermez. Çünkü bu inanç, Ehl-i Sünnet kanalıyla nakledilen hadisler sonucunda oluşmuştur.
Aşağıda bu gibi hadislere kendi kitaplarında yer veren bazı kimseleri zikredeceğiz. Yaklaşık bütün muteber Ehl-i Sünnet hadis kitapları, Hz. Mehdi (a.f) hakkında en az birkaç tane hadis zikretmiştir: 1- İbn Sa’d (vefat: 230 h.k.) ; 2- İbn Ebi Şeybe (vefat: 235 h.k.) ; 3- Ahmet İbn Hanbel (vefat: 241 h.k.) ; 4- Buharî (vefat: 273 h.k.) ; 5- Müslim (vefat: 261h.k.) ; 6- İbn Mace (vefat: 273 h.k.) ; 7- Ebu Bekir İskafî (vefat: 273 h.k.) ; 8- Tirmizî (vefat: 279 h.k.) ; 9- Taberî (vefat: 380 h.k.) ; 10- İbn Kuteybe Deynevî (vefat: 276 h.k.) ; 11- Hâkim-i Nişaburî (vefat: 405 h.k.) ; 12- Beyhakî (vefat: 458 h.k.) ; 13- Hatib-i Bağdadî (vefat: 463 h.k.) ; 14- İbn Esir Cezerî (vefat: 606 h.k.)[7]
Ehl-i Sünnet âlimlerinden bir diğeri de şöyle yazmaktadır: Hz. Mehdi (a.f) hakkında tevatür derecesinde birçok hadis nakledilmiştir. Bu konu Ehl-i Sünnet âlimleri arasında, onların itikatlarından sayılacak derecede oldukça meşhurdur. Aynı şekilde bir diğer Ehl-i Sünnet âlimi şöyle yazmaktadır: Hz. Mehdi (a.f) hakkındaki hadisler değişik kanallar ve birçok sahabe ve onlardan sonra da tabiinler tarafından nakledilmiştir ve bu nakiller kesin ilim ve yakin derecesine ulaşacak derecededir. Bu yüzden Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuruna inanmak farzdır ve bu farz ilim ehli yanında sabit olmuş ve Ehl-i Sünnet ve-l-Cemaat’in inançları arasında yaygınlaşmıştır.[8]
İbn Kesir de el- Bidaye ve’n-Nihaye kitabında şöyle yazmaktadır: Hz. Mehdi (a.f) ahiru’z-zamanda gelecektir ve yeryüzü zulümle dolduktan sonra onu adaletle dolduracaktır. Ebu Davud’un kendi Sünen’inden ayrı bir kitabı bu konuya ayırdığı gibi biz de Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili hadisleri ayrı bir kitapta bir araya getirdik.[9]
Ehl-i Sünnet’in büyük âlimlerinden nakledilen bu sözlerden Mehdilik ve Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuruna inanmanın, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in sabit inançlarından birisi ve Hz. Mehdi (a.f) ile ilgili hadislerin de onlar arasında tevatür derecesinde olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan konuya göre, Mehdilik hususunda Ehl-i Sünnet ve Şia mezhebi arasında ortak yönlerin olduğu anlaşılmaktadır. Burada Hz. Mehdi (a.f) hakkında Ehl-i Sünnet ve Şia mezhebi arasındaki ortak yönlere işaret edeceğiz:
Hz. Mehdi’nin (a.f) Kıyam ve Zuhurunun Kesin Oluşu
Hem Ehl-i Sünnet ve hem de Şia kaynaklarında, İmam Mehdi’nin (a.f) zuhuru hakkında tevatür haddine varacak kadar hadis nakledilmiştir. Yukarıdaki başlıkta bu konu işlenmiştir. Aşağıda bazı konuları zikrediyoruz:
Hz. Mehdi’nin (a.f) Soyu
Hz. Mehdi’nin (a.f) soyu Şia mezhebine göre aşikârdır. Ama Ehl-i Sünnet belli hususlarda ona işaret etmişlerdir.
1. Hz. Mehdi (a.f) Ehl-i Beyt ve Peygamber’in (s.a.a) evlatlarındandır: İbn Mace kendi Sünen’inde Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
“Hz. Mehdi (a.f) biz Ehl-i Beyt’tendir; Yüce Allah onun işlerini bir gecede hazırlayacaktır.”[10]
2. Hz. Mehdi (a.f) Hz. Ali’nin (a.s) soyundandır: Suyutî Örfu’l-Verdi kitabında Peygamber’in (s.a.a) Hz. Ali’nin (a.s) elinden tutarak şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
“Bunun soyundan bir genç çıkarak yeryüzünü adaletle dolduracaktır.”[11]
3. Hz. Mehdi (a.f) Hz. Fatıma’nın (s.a) soyundandır: İbn Mace, Ümmü Seleme’den Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
“Hz. Mehdi (a.f) Hz. Fatıma’nın (s.a) evlatlarındandır.”[12]
Hz. Mehdi’nin (a.f) Fiziksel Özellikleri
Hz. Mehdi’nin (a.f) Ehl-i Sünnet kitaplarında zikredilen vasıfları, onların Peygamber’den (s.a.a) naklettikleri hadislerden alınmıştır ve bu zikredilen vasıflar Şia kitaplarıyla aynıdır.
1. Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur anında kudret sahibi oluşu: Birçok rivayette Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur anında güçlü oluşu vurgulanmaktadır.[13]
2. Nurlu bir yüze sahip olması: Cüveynî, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle rivayet etmektedir:
“Hz. Mehdi (a.f) (Allah onun zuhurunu çabuklaştırsın) benim evlatlarımdandır… Onun yüzü parlayan bir yıldız gibidir.”[14]
3. Geniş alınlı düz burunlu olması: Siğanî, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle rivayet etmektedir:
“Hz. Mehdi (a.f) (Allah onun zuhurunu çabuklaştırsın) düz burunlu ve açık alınlıdır.”[15]
4. Yanağında ben olması: Hz. Mehdi’nin (a.f) sağ yanağında siyah bir ben vardır.[16]
5. Zuhur anında kırk yaşında olacağı: Elbette Şia mezhebine göre Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru ihtiyarlık yaşındadır ama kırk yaşındaki birisinin cismi yapısına sahip olacaktır.
Hz. Mehdi’nin (a.f) Peygamber (s.a.a) ile Aynı İsimde Olması
Ehl-i Sünnet ve Şia, Hz. Mehdi’nin (a.f) Hz. Resulullah (s.a.a) ile aynı isimde olduklarına dair görüş birliğine sahiptirler.[17]
Zuhurun Ön Hazırlıkları
1. İnsanların tamamen ümitsiz olması: Davut b. Kesiri’r-Regî şöyle söylemektedir: İmam Sâdık’a (a.s) şöyle arz ettim: Bu zuhur konusu bizim için o kadar çok uzadı ki kalplerimiz daralmaktadır. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurdu:
“İnsanların kurtuluşa olan ümitsizliği her şeyden çok olduğu zaman, bir münadi gökyüzünde “Kaim” diye nida edecektir.”[18]
2. Zulmün her tarafa yayılması: Allah Resulü (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmaktadır:
“Eğer dünyanın ömründen bir günden daha fazla bir zaman kalmasa dahi, Yüce Allah, o günü o kadar uzatır ki benim Ehl-i Beyt’imden birisi kıyam ederek, yeryüzü zulümle dolduktan sonra onu adaletle doldurur.”[19]
Zuhur Alametleri
1. Gökyüzünden gelecek bir nida: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Muharrem ayında gökyüzünde, Allah’ın seçmiş olduğu kimse (Mehdi) dir, onun sözünü dinleyerek ona itaat edin diye bir ses yükselecektir.”[20]
2. Süfyani’nin ortaya çıkışı.
3. Süfyani’nin Beyda denilen bir yerde kaybolması: “Hesuf” kelimesi sözlükte içeri batmak ve kaybolmak anlamına gelmektedir. “Beyda” ise Mekke ve Medine arasında bir yerin ismidir. Süfyani büyük ordusuyla Hz. Mehdi (a.f) ile savaşmak için Mekke’ye doğru gitmek için yola koyulacaktır. Onlar Mekke ve Medine arasında Beyda denilen bir yerde mucizevî bir şekilde yerin dibine girerek yok olacaklardır.[21]
4. Nefs-i Zekiyye’nin öldürülmesi: Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhur zamanında günahsız ve pak bir insanın Rükün ve Makam arasında öldürülmesi.[22]
Hz. Mehdi’nin (a.f) Zuhuru ile İlgili Olan Konular
1. Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhurunun bir gecede hazırlanacağı.[23]
2. Zuhurun yeri: Rivayetlerin ortak yönü, Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhurunun Mekke’de Kâbe’nin yanında başlayacağıdır.[24]
3. Hz. Mehdi (a.f) ile biat etme: Sünnî ve Şia kaynaklarında dikkati çeken bir diğer konu da, Hz. Mehdi’nin (a.f) yarenlerinin zuhurun başında ona biat etmeleridir.[25]
4. Meleklerin Hz. Mehdi’ye (a.f) yardım etmek için yeryüzüne inmeleri.[26]
5. Hz. İsa’nın (a.s) yeryüzüne inmesi ve namazda Hz. Mehdi’ye (a.f) uyması: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
“Hz. Mehdi, Hz. İsa’nın (a.s) sanki saçlarından su damlar şeklinde yeryüzüne indiğini görecektir. Sonra ona şöyle diyecektir: “Öne geçerek namaz kıldır.” Hz. İsa (a.s) şöyle cevap verecektir: “Namaz senin için kılınmaktadır.” O zaman Hz. İsa (a.s), Hz. Mehdi’nin (a.f) arkasında namaza duracaktır.”[27]
Hz. Mehdi’nin (a.f) Kuracağı Devletin Özellikleri
1. Adaletin yayılması.[28]
2. Herkesin refah ve huzur içinde olması: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
“Hz. Mehdi benim ümmetimdendir… İnsanlar onun zamanında, önceden hiç kimsenin yaşamadığı bir şekilde bir hayat süreceklerdir.”[29]
3. Herkes, Hz. Mehdi’nin (a.f) kuracağı devletten razı olacaktır.[30]
4. Her yönden emniyetli bir ortam olması.[31]
5. İnsanlarda ihtiyaçsızlık hissinin olması: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
“Sizlere Hz. Mehdi’yi müjdeliyorum; onun zuhurunda Yüce Allah Muhammed ümmetinin kalplerini ihtiyaçsızlık duygusuyla dolduracaktır.”[32]
6. İslâm dini diğer bütün dinlere üstün gelecektir.
7. Hz. Mehdi’nin (a.f) kuracağı devlet tüm dünyayı kapsayacaktır: İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Kaim (Hz. Mehdi (a.f)) kıyam ettiği zaman, Kelime-i Şahadetin (Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in (s.a.a) onun kulu ve elçisi olduğuna dair şahadet) söylenmediği bir yer dünyada kalmayacaktır.”
Mehdeviyet İnancı Hususunda Ehl-i Sünnet ile Şia Arasındaki Farklılıklar
1. Hz. Mehdi’nin (a.f) Doğumu
On iki imam inancına sahip olan Şia mezhebi, Hz. Mehdi’nin (a.f) İmam Hasan Askerî’nin (a.s) oğlu olduğuna ve şimdiye kadar hayatta ve gaybette olduğuna inanmaktadır. Ama Ehl-i Sünnet, Mehdiliğin ittifak konusu olduğuna ve mütevatir hadislere göre Hz. Mehdi’nin (a.f) ahiru’z-zamanda zuhur edeceğine inansalar da Hz. Mehdi’nin (a.f) soyu ve doğumu hakkında birkaç gruba ayrılmaktadırlar:
Ehl-i Sünnet’in bir grubu, Hz. Mehdi’nin (a.f) İsa b. Meryem olduğuna inanmaktadırlar ve bu hususta Enes b. Malik’ten nakledilen tek bir hadise dayanmaktadırlar.[33]
Çok az bir gurup da, Hz. Mehdi’nin (a.f) Abbas b. Abdulmuttalib’in evlatlarından olduğuna inanmaktadır. Onlar Kenzu’l-Ummal kitabında zikredilen bir tane hadise istinat etmektedirler.[34]
Diğer bir gurup da, Hz. Mehdi’nin (a.f), İmam Hüseyin’in (a.s) değil de İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) evlatlarından olduğuna inanmaktadırlar.[35]
Başka bir gurup ise şöyle demektedir: Hz. Mehdi’nin (a.f) babasının ismi Peygamber’in (s.a.a) babasının ismiyle aynıdır. Hz. Muhammed’in (s.a.a) babasının ismi Abdullah olduğu için Mehdi b. Hasan Askerî, vaat edilen Mehdi (a.f) olamaz. Bu ihtimalin kaynağı da Kenzu’l-Ummal kitabında zikredilen bir rivayettir.[36]
Ehl-i Sünnet’in bir grubu da on iki imam inancına sahip olan Şia mezhebi gibi, Hz. Mehdi’nin (a.f) Peygamber (s.a.a) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) evlatlarından olduğuna ve Hz. İsa’nın (a.s) ise Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru anında ona yardıma geleceğine ve namazda ona uyacağına inanmaktadırlar. Ama onun kimliği hakkında ayrıntılı bir bilgi ortaya koymazlar.
Ümmü Seleme Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
“Mehdi benim soyumdan ve Fatıma’nın evlatlarındandır.”[37]
Cabir b. Abdullah Peygamber’den (s.a.a), Hz. İsa’nın (a.s) Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru anında yeryüzüne ineceğini nakletmektedir.[38] Abdullah b. Ömer şöyle demektedir: “Mehdi, Hz. İsa’nın (a.s) ona yardıma geleceği ve onun arkasında namaz kılacağı kimsedir.”[39]
Ehl-i Sünnet âlimlerinden olan Zehebî, “Mehdi (a.f) Abbas b. Abdulmuttalib’in evlatlarındandır” hadisini eleştirerek şöyle demiştir: Bu hadisi sadece Muhammed b. Velid nakletmiştir ve o, hadis uyduran kimselerdendir.[40]
Ehl-i Beyt mektebinin görüşünün ispatı için şu noktalara değinebiliriz:
Öncelikle; on iki imamın geleceğini bildiren sahih hadisler bütün temel kaynaklarda yer alır. Hatta bazı kaynaklar bunları isimleriyle açık bir şekilde tanıtır. Buna göre bu hususta hadis yoktur diyenlerin sözünün yanlış olduğu ortaya çıkmaktadır. İbn Abbas’tan, Na’sel isimli bir Yahudi’nin Peygamber’in (s.a.a) yanına gelerek ona birçok soru sorduğu rivayet edilmektedir. Na’sel vasiler hakkında da Peygamber’e (s.a.a) soru sormuştur. Peygamber (s.a.a) onun bu sorusuna şöyle cevap vermiştir: “Benim ilk vasim Ali, ondan sonra Hasan, Hüseyin ve onun evlatlarından dokuz imam.” Na’sel şöyle sordu: “Onların isimleri nelerdir?” Peygamber (s.a.a) imamların isimlerini on ikinci imama kadar zikrettiler. Peygamber (s.a.a), Cabir b. Ensarî’nin, Hz. Ali’den (a.s) sonraki imamların isimleri hakkındaki sorusuna şöyle cevap vermiştir:
“Ali’den sonra Hasan ve Hüseyin imamdırlar. Sonra Seyyidu’l-Abidin, sonra Muhammed b. Ali Bâkır, sen onu göreceksin. Onu gördüğün zaman benim selamımı ona ulaştır. Sonra Cafer b. Muhammed Sâdık, sonra Musa b. Cafer Kazım, sonra Ali b. Musa Rıza, sonra Muhammed b. Ali Cevat, sonra Ali b. Muhammed Taki, sonra Hasan b. Ali Zeki ve ondan sonra Hak için kıyam edecek ümmetimin Mehdisi (Muhammed b. Hasan) Sahib-i Zaman imamdır. O, yeryüzünü, zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır.” [41]
İkinci olarak; Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumunu ve çocukluğunu nakleden birçok tarihî delil ve kaynak vardır. Örnek olarak Ehl-i Sünnet’in birkaç sözünü aşağıda nakledeceğiz:
1. Hafız Süleyman Hanefî şöyle demektedir: Araştırmacı ve güvenilir kimselerin yanında doğru olan haber, Mehdi’nin Şaban ayının on beşinci gecesinde (255 hicrî kamerî) Samerra şehrinde doğmuş olduğudur.[42]
2. Hace Muhammed Parsa Faslu’l-Hitap kitabında şöyle demektedir: Ebu Muhammed b. Askerî Ehl-i Beyt’tendir. Onun; Kaim, Hüccet, Mehdi ve Sahibu’z-Zaman olarak adlandırılan Ebu’l-Kasım’dan başka çocuğu yoktur. O, Hicrî 255 yılında Şaban ayının on beşinde dünyaya gelmiştir. Annesinin ismi Nercis’tir. O, babası şehit edildiğinde beş yaşındaydı.[43]
3. İbn Hallakan Vefeyatu’l-E’yan kitabında şöyle yazmaktadır: Ebu’l-Kasım Muhammed, …Muhammed Cevat’ın oğlu Ali Hadî’nin oğlu Hasan Askerî’nin oğludur. O, Hüccet olarak tanınan Şiaların on iki imamlarının on ikincisidir. O 255 yılının (h.k.) Şaban ayının yarısında Cuma günü dünyaya gelmiştir.[44]
4. Zehebî de kitaplarından üçünde Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumuna işaret etmiştir ve el-İber kitabının 256 yılının (h.k.) olayları kısmında şöyle yazmaktadır: Bu yılda Muhammed b. Hasan b. Ali el-Hadî b. Muhammed Cevat b. Ali Rıza b. Musa Kazım b. Cafer Sâdık Alevî Hüseynî dünyaya gelmiştir. Künyesi Ebu’l-Kasım’dır ve Rafızîler (Şiiler) onu, el-Halef, el-Hüccet, Mehdi Muntazar (beklenen Mehdi) ve Sahibu’z-Zaman olarak adlandırmaktadırlar. O, on iki imamların sonuncusudur.[45]
5. Günümüz Ehl-i Sünnet âlimlerinden olan Hayruddin Zereklî (vefat: 1397 h.k.) de el-A’lam kitabında şöyle yazmaktadır: O, Samerra şehrinde dünyaya gelmiştir ve babasının vefatı anında beş yaşındaydı. O, 255 yılının (h.k.) Şaban ayının on beşinci gecesi dünyaya gelmiştir ve 265 yılında (h.k.) gaybete çekilmiştir.[46]
Ayetullah Sâfi, Mehdeviyet kitabında Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumuna bir şekilde işaret eden Ehl-i Sünnet âlimlerinden yetmiş yedisinin ismini zikretmektedir.[47]
Belki de İbn Hacer Heysemî gibi bazı Ehl-i Sünnet âlimleri, Hz. Mehdi’nin (a.f) ömrünün uzun olmasını onun doğmadığına delil olarak getirmiş olabilirler. Ama Hz. İsa b. Meryem’i Hz. Mehdi’ye (a.f) namazda uyması için yaşatan, Hz. Yunus’u (a.s) balığın karnında koruyan ve sadece peygamberlik süresi dokuz yüz elli yıl olan Hz. Nuh’a (a.s) uzun ömür veren yüce Allah, Hz. Mehdi’ye (a.f) uzun ömür vermekten aciz midir?[48] Ehl-i Sünnet’in kendisi de Hz. İsa’nın (a.s), Hz. Hızır’ın (a.s), Hz. Salih’in (a.s) ve… hayatta olduklarına inanmaktadırlar. Buna göre Hz. Mehdi’nin (a.f) doğumu, Ehl-i Sünnet’in de vakıf olduğu kesin ve açık bir olaydır.
Muhammed b. Ali Hamza şöyle demektedir: Hz. Hasan Askerî’nin (a.s) şöyle buyurduğunu duydum:
“Allah’ın kullarına olan velisi ve hücceti ve benim halifem 255 yılının (h.k.) Şaban ayının on beşinci gecesi hava ışımaya başladığı sırada dünyaya gelmiştir.” [49]
2. Hz. Mehdi’nin Gaybeti
Önceden değindiğimiz gibi Şia, Hz. Mehdi’nin (a.f) doğduğu ve 329 (h.k.) yılında da gaybete çekildiği konusunda ittifak etmiştir. Onlar Hz. Mehdi’nin (a.f), Allah Teâlâ ona zuhur izni verene kadar hayatta kalacağına inanmaktadırlar. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ten (a.s) nakledilen hadis ve rivayetler de bu inancı desteklemektedir. Bu rivayetler Hz. Mehdi’nin (a.f) gaybetinden veya doğumundan kitaplarda kaydedilmiştir.
Ama Hz. Mehdi’nin (a.f) doğduğuna inanmayan Ehl-i Sünnet âlimlerinden bir gurup, onun gaybete çekildiği hususunda da Şia mezhebinden değişik görüşe sahiptirler.
3. İmam Mehdi’nin Masum Oluşu
Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğu Hz. Mehdi’nin (a.f) masum olduğuna inanmamaktadırlar ve onu, diğer insanlar gibi bazı günah ve hatalara duçar olabilecek normal bir insan olarak görmektedirler. Bu görüşü İbn Kesir gibi Ehl-i Sünnet âlimlerinin birçoğu kabul etmektedir.[50] Ehl-i Sünnet bu konuda Peygamber’in (s.a.a) buyurduğu şu hadise istinat etmektedirler: “Hz. Mehdi (a.f) biz Ehl-i Beyt’tendir; Yüce Allah onun işlerini bir gecede hazırlayacaktır.”[51] Ama Şia mezhebine göre bütün imamlar masumdur ve onların hata ve günah işleme ihtimalleri yoktur.
Ehl-i Sünnet nezdinde Mehdilik inancının sağlamlığını gösteren bir delil olarak Ehl-i Sünnet’in meşhur dört âliminin verdiği fetvaya işaret etmekte yarar vardır. Bu dört Ehl-i Sünnet âlimi şunlardır: 1) İbn Hacer Heysemî Şafiî, 2) Şeyh Ahmet Ebu Server b. Saba Hanefî, 3) Şeyh Muhammed b. Muhammed Hıtabî Malikî, 4. Şeyh Yahya b. Muhammed Hanbelî.
Bu âlimlerin hepsi, Hz. Mehdi’nin (a.f) zuhuru inancını inkâr eden bir kimsenin cezalandırılması gerektiğini ve bu kimsenin edeplenmesi ve doğruya yönelmesi için dövülmesi ve yerilmesinin farz olduğunu ve bu şekilde de bu inkârından vazgeçmezse katlinin farz ve kanının da helâl olduğunu söylemektedirler.[52]
[1] Mazenderanî Hairî, Muhammed Salih b. Mirza Fazlullah, Sebaiku’l-Zeheb, s. 78.
[2] Muhakkık Rad’ın kitabından alıntı, Mustafa, İslâm ve Ayende-i Cihan.
[3] İravanî, Muhammed Bâkır, el-İmam el-Mehdi (a.f), s. 11.
[4] Tarih-i İbn Haldun, c. 1, s. 199.
[5] Reşit Rıza, el-Minar Tefsiri, c. 10, s. 393, c. 9, s. 499-507.
[6] Tarih-i İbn Haldun, c. 1, s. 555, b. 52.
[7] Hz. Mehdi (a.f) hakkında hadis zikreden kimseler hakkında el-Mehdi el-Muntezer fi el-Fikri’l-İslâmî kitabının 2926. sayfasına başvurunuz.
[8] Nazmu’l-Mütenasir fi’l-Hadisi’l-Mütevatir, s. 226. (et-Tariki’l-Mehdi el-Muntezer kitabının 91. sayfasından nakledilmiştir.)
[9] İbn Kesir Şamî, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 6, s. 281.
[10] İbn Mace, Sünen, s. 699, h. 4085.
[11] Suyutî, Orfu’l-Verdi, s. 76-88.
[12] İbn Mace, Sünen, s. 699, h. 4086.
[13] Celalettin Abdulhamid, Feraidu’s-Simteyn, c. 2, s. 327, h. 589.
[14] a.g.e, h. 565.
[15] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, c. 3, s. 2077.
[16] Gencî Şafiî, el-Beyan fi Ahbar-i Sahibe’z-Zaman, b. 8, h. 51.
[17] Mukaddes-i Şafiî, İkdu’d-Durer, s. 45-55.
[18] Nu’manî, Muhammed b. İbrahim, el-Gaybet, s. 186.
[19] Ebi Davud, Sünen, h. 4282. el-Gaybe kitabında şöyle geçmektedir: Muhammed b. Yakup el-Kuleynî şöyle nakletmektedir: Muhammed b. Yahya, Ahmet b. İdris’ten, o da Muhammed b. Ahmet’ten, o da Cafer b. El-Kasım’dan, o da Muhammed b. el-Velid el-Hazaz’dan, o da el-Velid b. Ukbe’den, o da el-Haris bin Ziyad’dan, o da Şuayb’dan, o da Ebi Hamza’dan, şöyle nakletmektedir: İmam Sadık’ın (a.s) yanına giderek ona şöyle dedim: “Bu zuhur görevi sizin üzerinize midir?” “Hayır” diye cevap verdi. Sonra “Oğlunuzun üzerine midir?” dedim. “Hayır” diye cevap verdi. Sonra “Oğlunuzun oğlu üzerine midir?” dedim. “Hayır” diye cevap verdi. Sonra “Oğlunuzun oğlunun oğlu üzerine midir?” dedim. “Hayır” diye cevap verdi. Daha sonra “O kimdir?” diye sordum. İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurdu: “O, yeryüzü zulümle dolduktan sonra onu adaletle dolduracak kimsedir. İmamlardan sonra bir fetret dönemi geçtikten sonra gelecektir, Allah resulünün peygamberlerden sonra gerçekleşen bir fetret döneminden sonra geldiği gibi.” (Numanî, el-Gaybe, s. 187.)
[20] Neim b. Himad, el-Fiten, s. 93.
[21] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, c. 11, s. 371.
[22] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, c. 8, s. 679.
[23] Gencî Şafiî, el-Beyan fi Ahbar-i Sahibe’z-Zaman, s. 31, h. 11.
[24] Nu’manî, Muhammed b. İbrahim, el-Gaybet, s. 313, h. 4.
[25] Gencî Şafiî, el-Beyan fi Ahbar-i Sahibe’z-Zaman, s. 35, h. 15.
[26] Mukaddes-i Şafiî, İkdu’d-Durer, s. 46, 117 ve 185.
[27] Mukaddes-i Şafiî, İkdu’d-Durer, s. 292.
[28] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Mesnef, h. 19484; Ebi Davud, Sünen, h. 4282.
[29] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Mesnef, c. 7, h. 19484.
[30] Siğanî, İbn Ebi Şeybe, el-Mesnef, h. 20770.
[31] Ahmet b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 37.
[32] Mukaddes-i Şafiî, İkdu’d-Durer, s. 95.
[33] İbn Mace, Sünen, Kitabu’l-Fiten, h. 4029.
[34] Hanbelî, Mevla Ali, Kenzu’l-Ummal, c. 14, s. 264, h. 38663.
[35] İbn Kayyum Cevzî, Etnaru’l-Munif, s. 151, Milanî’nin nakline göre el-İmam Mehdi, s. 21.
[36] Hanbelî, Mevla Ali, Kenzu’l-Ummal, c. 14, s. 268, h. 38678.
[37] Osman b. Sait el-Kamerî, es-Sünen el-Varide fi’l-Fiten ve Gevailiha ve’s-Saati ve İşaratiha, c. 5, s. 1057.
[38] a.g.e, c. 6, s. 1237.
[39] Neim b. Himad el-Mervezî, el-Fiten, c. 1, s. 373.
[40] Bu hadisi sadece Muhammed b. Velid Mevla Beni Haşim nakletmiştir ve o da hadis uyduranlardandır. İbn Hacer Heysemî, es-Sevaik el-Muhrige, c. 2, s. 478.
[41] Tabersî, Ahmet b. Ali, el-İhticac, Tahkik, Bahadirî, İbrahim ve …c. 1, s. 68-69. Aynı şekilde on iki imamın geleceğini bildiren hadisler hakkında Sahih-i Müslim’in, c. 6, s. 3 ve 4, el-İmare kısmına müracaat edebilirsiniz.
[42] Kunduzî Hanefî, Süleyman, Yenabiu’l-Mevedde, s. 179.
[43] A.g.e.
[44] İbn Hılkan, Vefeyatu’l-E’yan, c. 4, s. 562.
[45] Zehebî, el-İber fi Haberin min Giber, c. 3, s. 31.
[46] Zerklî, Hayruddin, el-İ’lam, c. 6, s. 80.
[47] Sâfi Gulpeyganî, Lütfullah, İmamet ve Mehdeviyet, c. 2, s. 56-241.
[48] Meclisî, Biharu’l-Envar, c. 51, s. 99-102 kaynağına müracaat edebilirsiniz.
[49] Kamranî, Mehdi, İmamet ve Velayet Güneşi kaynağından alınmıştır.
[50] Sünen-i İbn Mace’nin Şerhi, c. 2, s. 519.
[51] İbn Mace, Sünen, c. 2, s. 4087.
[52] el-Burhan Ala Alamat-i Mehdi Ahiru’z-Zaman, s. 183-187.