1970’li yıllarda 22 yaşındaki bir gencin Allame Tabatabaî’ye yazdığı mektup:
Filozofların seçkini Ayetullah el-Uzma Tabatabaî hazretlerinin huzuruna…
Allah ömrünüzü dilediği kadar uzun etsin.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Ben 22 yaşında bir gencim. Zannımca benim bu soruma da ancak siz cevap verebilirsiniz. Ben öyle bir ortam ve şartlar altında yaşıyorum ki, nefsanî arzu ve hevesler bana fazlasıyla musallat olmuş, beni kendisine tutsak ve esir etmiş, Allah’a doğru ilerlemekten beni alıkoymuş kendi istidadım doğrultusunda hareket etmeme engel olmuştur.
Sizden ricam bana bir yol göstermenizdir. Sizce nefsime hâkim olmam için, herkesin giriftar olduğu bu meşum tılsımdan kurtulmam için ve mutluluğun bana hâkim olması için neler yapmalıyım? Lütfen, ben sizden öğüt istemiyorum; öğüt verenlerin sayısı oldukça çoktur. Bana bu yolda uygulamaya geçirdiğimde muzaffer olabileceğim amelî düsturlar vermenizi ve neler yapmam gerektiğini somut bir şekilde söyleminizi istiyorum. Tıpkı Necef’te okurken kendi üstatlarınızdan aldığınız düsturlar gibi. Aslında bizzat huzurunuza varıp sözlü olarak sormak ve cevap almak isterdim; ancak sözlü cevap almaya muvaffak olmayacağımı düşündüğüm için, ayrıca değerli vaktinizi boş yere almaktan çekindiğim için mektup aracılığıyla isteğimi arz etmek istedim. Sizden (uygun gördüğünüz ve önemsediğiniz takdirde) tıpkı bir baba gibi bana yardım etmenizi istirham ediyorum. Eğer cevabınız olumsuzsa da benim nakıs aklıma gülmeyin, bu mektubu gizlice yırtıp atın ve beni kendi başıma bırakın. Teşekkürler…
Allame’nin Cevabı:
Es-Selamu aleykum. Bu varakada yazmış olduğunuz amaca ulaşmak ve bir başarı elde etmek için biraz gayret gösterip tövbe etmeniz, murakabe ve muhasebe yoluna girmeniz gerekir. Şöyle ki: Her sabah uykudan uyandığınızda, gün boyu karşılaşacağınız her işte yüce Allah’ın rızasını gözeteceğinize dair ciddi niyet ve kastınız olsun. Yapacağınız her işte ahiretiniz için faydalı olup olmadığını göz önünde bulunduracaksınız; öyle ki, ne olursa olsun uhrevî faydası olmayan hiçbir işe girişmeyeceksiniz. Bu durumu akşama kadar devam ettireceksiniz. Uyku zamanı geldiğinde 4-5 dakika gün içinde yaptığınız işleri düşünecek ve hepsini tek tek gözünüzün önünden geçireceksiniz. Allah’ın rızasına uygun olana şükredecek, ilahî rızaya ters düşen işten dolayı da istiğfar edeceksiniz. Bu işi her gün yapacaksınız.
Bu yöntem ilk başlarda zor olsa ve nefse acı gelse de kurtuluş ve felah kilididir. Her gece uyumadan önce yapabiliyorsanız “Müsebbihat”, yani Hadîd, Haşr, Saff, Cuma ve Teğâbun surelerini okuyun. Hepsini okuyamıyorsanız sadece Haşr Suresini okuyun. Bunları yaptıktan 20 gün sonra kendi durumunuzu mektup aracılığıyla bana yazıp bildirin. İnşallah muvaffak olacaksınız.
Muhammed Hüseyin Tabatabaî
23.10.1355 Hicrî Şemsî
Allame Tabatabaî’ye mektup yazan gencin ikinci ve üçüncü mektubu ve Allame’nin cevapları:
İkinci Mektup:
Peki, Allah’a, Peygamber’e ve Allah’ın velileri olan Ehlibeyt’e âşık olmam için nasıl bir yol gösterirsiniz bana?
Allame’nin Cevabı:
Rahatsızlığımdan dolayı çok sayıdaki diğer mektuplar gibi sizin de mektubunuzun cevabını geç yazdığım için özür dilerim…
Her hâl ve koşulda bizim için zorunlu, gerekli olan şey kulluk yöntemi, diğer bir ifadeyle Allah’ı tanıma/bilme yöntemidir. Kur’ân ve Sünnet’ten anlaşıldığı kadarıyla bunun da yolu, Allah’ı yâd etmek, anmak ve amelî vazifeleri yerine getirmektir. Yani birinci mektupta işaret ettiğim murakabe ve muhasebedir. Şimdilik siz uykudan uyandığınız her sabah Allah’ı unutmayacağınıza dair karar alın. Ardından kendinizi sürekli Allah’ın huzurunda görün. Gece de uyumadan önce gün içerisindeki yaptıklarınızın muhasebesini yapın. Bir gaflet sonucu hata yapmışsanız istiğfar edin ve nefsinizi kınayın, azarlayın. Hiçbir hatanız olmamışsa da Allah’a hamt ve şükredin. Bu arada daha da güçlenmek için 40 gün boyunca her gün sabah saatlerinde 1000 defa “la ilahe illellah” zikrini söyleyin. Bu yolla ele gelen kulluk hâli, hayatın tüm hâlleri için örnek ve kıstastır.
Üçüncü Mektup:
Gencin yazmış olduğu mektubun aslına Allame’den geriye kalan evraklar içerisinde bulunmamıştır. Fakat Allame’nin yazdığı cevaptan, gencin, kendisine verilen düsturları uygulaması sonucu bazı manevî hâletler yaşadığı anlaşılmaktadır.
Allame’nin Cevabı:
Aziz kardeşim! Karşılaştığınız bu durum, cezbe hâletidir. Dikkatli olmaya ve murakabeye özen göstermeli, tüm gücünüzle Yüce Allah’a yönelmelisiniz. Kendinizi Hak Müteal’in karşısında görmeli, O’nun huzurundaymışsınız gibi tasavvur etmelisiniz. Bu arada her gün, en azından günün bir kısmında Allah-u Teâlâ ile bir müddet halvet etmeli, O’nun zikriyle meşgul olmalısınız. Allah’tan hayır umut ederek her gün yine “la ilahe ilellah” zikrini 1000 defa veya 1750 defa, hatta imkânınız varsa 3000 defa söylemeye devam etmelisiniz. Yemede, içmede, konuşmada, insanlarla oturup kalkmada, uyumada ifrat ve tefritten kaçınmalısınız. Ayrıca elinizdeki fırsatı da ganimet bilmelisiniz. Nitekim bir hadiste şöyle geçer: “Sizin ömrünüzün günlerinde Rabbinize ait birtakım nefhalar (tecelliler) vardır, onları elde etmeye çalışın.” Allah sizi de, bizi de muvaffak etsin; inşaallah.
Not: Allame’nin yazdıklarına dikkat edilirse, manevî seyir ve sülukun, yüce makamlara ulaşmanın yolunun tevhitten (la ilahe illellah), günlük muhasebe ve murakabeyi esas alarak bu yolda sebat göstermekten geçtiği anlaşılmaktadır.
Allame’nin oğlunun dediğine göre, Allame, öldükten sonra ŞAİR olarak anılmayı ve bilinmeyi istemediği için bütün şiirlerini yırtıp hizmetçisine vererek Kum’daki nehre atmasını söylemiştir. Hatta kendisine sorulur bu belgeselde: “Neden şiir yazdınız?” Allame hayâ içerikli çok güzel bir bakış ve tebessümle şöyle cevap verir: “Bazen hayal cilve eder, ön plana çıkar insan içinde. Şiir de daha çok etkili olduğu için ben de birkaç beyitlik şiir yazmışlığım olmuştur.” Nitekim Allame’nin kendisi kadar çok büyük âlim olan kardeşi de Musiki ilmi ile ilgili yazdığı eserini, ölümünden sonra yanlış istifadeler edilmesin diye ırmağa atarak yok etmiştir.
Güncelleme Tarihi: 18 Mayıs 2023, 14:22