Hadis kitaplarını okuduğumuz zaman iki kavram ile çokça karşılaşıyoruz;1. Mütevatir haber yahut hadis.2. Vahit haber yahut hadis. Bu kavramları tarif ediniz.
1. Nakledilmiş rivayetlerden elde edilen netice üzere bizler Hz. Masumların (a.s) görevini bilmemekteyiz ve onlar kendi davranışlarının nedenini açıklamadıkları sürece biz söz konusu davranışların nedenini bilemeyiz. Bu durumda şöyle bir soru akla gelmektedir: Biz görevlerini bilmediğimiz kişilerin fiillerini nasıl örnek edinebiliriz?
2. Hz Masumların (a.s) fiilleri delil midir? Eğer cevap müspet ise delil olarak fiil mi yoksa söz mü daha üstündür?
3. O yüce şahsiyetleri biz ne ölçüde örnek edinmeliyiz? Örneğin varsayalım Müminlerin Önderi (a.s) Pazartesi günü bir yoldan ve Salı günü ise başka bir yoldan geçmiştir; bizim bu amel karşısında bir sorumluluğumuz var mıdır veya bu fiilleri örnek almanın bizim için bir faydası var mıdır?
4. Bizim Hz. Masumların (a.s) görevini bilmememize binaen, o yüce şahsiyetlerin namazı veya namaz gibi herhangi bir farzı terk etmeye dönük bir davranış sergilemeleri mümkün müdür?
Son zamanlarda kendilerini Vahhabîlerden farklı kabul eden bir gurup ortaya çıkmış ve Vahhabîlere benzer düşünceler ortaya atmaktadır. Bazı siteler de kurmuşlardır. Onların düşüncelerine göre Müslümanların arasında olan ihtilafların temel nedeni rivayetleri kabul etmektir. Rivayetlerden sahih olanları sahih olmayanlardan ayırt etmek için kurulan rical ilmine itina etmiyor. Zira Şia ve Sünniler bu ilimlerden yararlanarak farklı hükümler sunmaktadırlar.
Dolayısıyla tek çözüm yolunun Kur’ân’la yetinmek, kanun koyma konumundaki rivayet ve sünneti silip Peygamber’e (s.a.a) olan itaati Kur’ân dairesindeki farzlara münhasır kılmak ve diğer direktiflerini de farz mahiyetinde değil tavsiye mahiyetinde almak gerektiğini savunurlar.
1- Onlara dinin içinden ve dinin dışından verilecek en iyi cevap nedir?
2- Acaba bu gurup tanınmış mıdır ve herhangi bir unvan ve hüviyeti var mıdır?
Bir hadiste “Kadınların akılları güzelliklerindedir, erkeklerin güzellikleri ise akıllarındadır.” diye buyrulmuştur. Buna göre a)-hadisin senedi muteber midir? b)-özellikle hadisin ikinci bölümündeki karşıtlık ve karine göz önüne alındığında “Kadınların akılları güzelliklerindedir” sözünden maksat nedir?
Kadınlar hamilelik döneminde nelere dikkat etmelidirler? Hepimizin bildiği gibi insanın karekteri anne karnında oluşmaya başlamakta,acaba hayırı bir evlat için Ehlibeyt ne gibi öneride bulunmuştur?
Peygamber’in (s.a.a) bütün sözleri ve konuşmaları vahiy midir, değil midir? Başka bir deyişle Peygamber’in (s.a.a) ağzından çıkan sözlerin hepsi ve bununla beraber onun yaptığı ameller, vahiy yoluyla ona iletilen ilahî bilgi ve öğretiler uyarınca mıdır, yoksa Peygamber’in (s.a.a) vahiy dışında söz ve konuşmaları da var mı? Ya da Peygamber’in (s.a.a) din ve dinî hükümlerle ilgili olan konuşmalarını, günlük normal konuşmalarından ayırmamız mı gerekir?
Birtakım hadislerde yer alan bazı tavsiyelere göre insanın kimden ilim aldığına dikkat etmesi gerekir. Oysa diğer bir tavsiyede şöyle yer alır “Söylenene bak, söyleyene değil.” Bu iki söz arasında görünen çelişkiyi nasıl çözmeliyiz?
Birçok kişiden “Her gün Âşura’dır, her yer Kerbela.” hadisinin çok zayıf bir hadis olduğu veya böyle bir hadisin olmadığını duydum. Sizden ricam bu konuda daha fazla bilgi vermenizdir. Bu söz bir hadis ise lütfen onun itibar ve doğruluğunun ne ölçüde olduğunu söyleyiniz.
Hadis kitaplarında sayısız çelişki bulunmaktadır. Neden Peygamber ve İmamların kendileri, hadis içeren kitaplar yazmadılar? Neden Kur’ân için tefsir yazmadılar? Neden diğer yazarlardan kitaplar elimize ulaştı ama imamlardan bizim için geride bir şey kalmadı?
Tarihe nasıl güvenilebilir? Tarihi, şahsî garez ve hedefleri esasınca tahrif etmiş ve uydurmuş olabilirler. O halde hadislere nasıl güvenilebilir? Tarihe özellikleriyle yansıyan bireylerin gerçekte lanse edildikleri gibi olmamaları mümkün müdür? O halde hadislere nasıl güvenilebilir?