Kur’an-ı Kerîm başta olmak üzere İslami öğretilerin hiçbiri, sınırlı malumat sahibi insanlar tarafından yazılan ve zamanın ilerlemesiyle eskiyerek son kullanım tarihleri geçen roman veya hikaye kitapları gibi değillerdir.

Aksine İslami öğretiler, Yüce Allah’ın ve O’nun veli kullarının sözleri olup zamanın geçmesiyle hiçbir şekilde eskimedikleri gibi, her geçen gün daha da tazelik kazanmaktadırlar.

Kuran’da öyle öğretiler, öyle meseleler vardır ki bilimin günümüzdeki ilerleme iddialarına rağmen bu öğretilerin derinlikleri hâlâ keşfedilememiştir.

Merhum Üstad Hairi Şirazi anlatıyor:

Biri bana sordu: “1400 yıl önce gelmiş olan bu Kur’an’dan bugün de faydalanmak mümkün müdür?”

Dedim ki “Bu yeryüzü 1400 yıl önce var mıydı, yok muydu?”

Dedi: “Vardı.”

Dedim ki “1400 yıl önceki insanlar mı bu yeryüzünü daha iyi anlıyordu yoksa şimdikiler mi?”

Dedi: “Şimdikiler.”

Dedim ki “İnsanların bilgisi arttıkça daha fazla faydalanacakları bir yeryüzünü yaratabilen Allah, insanların bilgisi arttıkça daha fazla faydalanacakları bir kitap yaratamaz mı?” Gördün mü? İnsanların bilgileriyle, anlayışlarıyla faydalandıkları yeryüzünü 1400 yıl önce Allah'ın yarattığını sen de kabul ediyorsun.

Şimdi ise eski zamanlardan bin kat daha fazla ondan yararlanıyorlar. Çünkü bu yeryüzünü kullanıp elektrik üretiyorlar, çeşitli sanayiler icat etmişler…

Yeryüzünde o zamanlar bilmediğimiz ne harikalar olduğunu artık şimdi farkettik, değil mi? O zaman; bilgimiz arttıkça onun hakkında anlayışımızın da artacağı yeryüzünü bu şekilde yaratan Allah, acaba senin aklın ve ilmin arttıkça daha fazla faydalanacağın bir kitap yaratamaz mı?