İlahi Kaza ve Kader ile İntiharın Çelişmemesi
Soru
Birisi ölme kastı olmaksızın, tehdit amaçlı intihar girişiminde bulunuyor. Acaba bu da ilahi kaza ve kadere göre midir? Böyle birinin ahirette ki durumu ne olacak?
Kısa Cevap
Konunun daha iyi anlaşılması için öncelikle; “Kaza”, “Kader”, “Takdir” ve “İlahi kaza” gibi kavramların bilinmesi gerekmektedir. Ancak böylelikle kaza ve kader konusunu çok daha iyi anlaya biliriz. Sözlük anlamı itibariyle; kader, ölçü/ölçme, takdir ise ölçülendirme anlamına gelmektedir. Kaza ise, hüküm verme ve sonuçlandırma demektir. Buna göre ilahi takdirin manası şudur: Yüce Allah, çeşitli sebeplerin sonucunda ortaya çıkacak her olayın sınırını belirlemiştir.
İlahi kazadan kasıt ise şudur: Bir şeyin meydana gelmesinin şartları oluştuktan sonra Allah’ın onu son aşamaya getirmesi; ama insanların fiilleri konusunda ki ilahi takdir, onun fiilini bütün özellikleriyle kapsamaktadır. Bu özelliklerden birisi insanın fiillerinde özgür olmasıdır. Buna göre insanların amellerinde ki ilahi takdirin manası şöyle olur: İnsan belli şartlar altında istediğini cebri değil de kendi iradesiyle yerine getiriyor. Bu durumda, “İnsanın özgür iradesi de ilahi takdire göredir” kuralı da göz önüne alındığında intihar olayı, ilahi kaza ve kaderle çelişmediği görülecektir.
Böyle birinin ahiretteki durumuna gelince, bu onun amelinin şekline bağlıdır. Yani intihar teşebbüsü genelde ölümle sonuçlanacak şekilde olursa bu intihardır ve rivayetlere göre elemli bir azapla azaplandırılacaktır. Ama ölümle sonuçlanmayacak şekilde bir teşebbüste bulunulmuş ve ölümle sonuçlanmışsa bu durumda verilecek azap birinci kısımda ki gibi olmayacak, cezası daha hafif olacaktır.
Ayrıntılı Cevap
Sorunun cevabına geçmeden önce bir kaç noktayı belirtmekte yarar vardır:
1- Kaza ve Kaderin Manası
Kader sözcüğü ölçü, takdir ölçülendirme ve bir şeyi belli bir ölçüde yapmak demektir. Kaza sözcüğü ise, sonuçlandırmak ve hüküm vermek anlamına gelir. Bu iki sözcük bazen “alın yazısı” manasında eş anlamlı olarak da kullanılmıştır.
İlahi takdirden maksat ise şudur: Allah-u Teâlâ her olay için özel bir nicelik, nitelik, zaman ve mekân belirlemiştir ki çeşitli sebeplerin sonucunda tedrici olarak meydana gelmektedir.
İlahi kazadan kasıt ise: Bir şeyin meydana gelmesinin şartları oluştuktan sonra Allah-u Teâlâ onu son merhalesine getiriyor.[1]
2- Kaza ve Kaderin İnsan İradesiyle İrtibatı
İlahi takdir ya da alın yazısının iki alanı vardır:
a) İnsanın iradesinin dışında olan alan: Sel, deprem, tufan vb. hadiseler bu alanın kapsamına girer. Dindar bir insanın bu olaylar karşısındaki vazifesi, bunlara teslim olmaktır. Ancak bu teslimiyet, belaları engellememek, azaltmamak veya telafi etmemek anlamına gelmemektedir. Bunları yapmanın sakıncası yoktur, zira teslim olmak insan iradesinin dışında gerçekleşen asıl işlerin meydana gelmesine ait olan bir şeydir. Çaba göstermek ya belaya engel olmak içindir, ya etkisini azaltmak ya da ondan kaynaklanan eksikliği gidermek için. Bu ikisinin arasında fark vardır; çünkü bazen insanın tüm çabalarına rağmen o bela ya da olay gerçekleşmektedir. Örneğin, insan ancak belli bir deprem ölçeğine göre sağlam bina yapma kudretine sahiptir. Eğer daha yüksek bir ölçekte deprem olursa böyle bir durumda dindar insanın teslim olmaktan başka vazifesi bulunmamaktadır.
b) İnsanın özgür iradesiyle yaptığı fiillerin olduğu alan: Bu alanda ilahi takdir insanın özgür iradesi ve kararıyla çelişmemektedir. Böyle bir çelişkinin olmamasından dolayıdır ki insanın bu alanda yaptığı işlerin sorumluluğu kendisine aittir. Zira ilahi kaza ve kaderin manası şudur: Meydana gelen her olay bütün özellik ve kayıtlarıyla ilahi irade ve ilime dayanmaktadır. Hepsi ilahi hikmetin idaresi altındadır. Allah’ın takdir ettiği şey, insan fiilinin bütün özellikleriyle beraber olmasıdır; onlardan ayrı değil. Bu özelliklerden bazıları zamana ve mekâna aittir, bazıları da onu yapana aittir. İradeyle yapılan fiillerin özelliklerinden biri failin onları kendi özgür irade ve isteğiyle yapmasıdır. Dolayısıyla,”Allah, insanın kendi iradesiyle yaptığı fiilleri önceden takdir etmiştir.” denildiği zaman bunun manası kişinin belli bir zaman ve mekânda, cebri değil de kendi iradesini kullanarak o işi yapmasıdır.
Demek ki kaza ve kader, insanın iradesiyle yaptığı fiillerle çelişmediği gibi onu teyitte etmektedir. Zira bunun manası şudur: Böyle bir fiilin cebri ve irade dışı meydana gelmesi imkânsızdır. İlahi kaza ve kader, böyle bir fiile taalluk etmiştir. Bu fiil cebir ile ve irade dışı gerçekleşirse ilahi kaza ve kaderin aksine olur.[2]
3- İntiharın Hükmü
İntiharın her şekli haram ve günahtır. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayette İmam şöyle buyurmaktadır: “Kim kasıtlı olarak canına kıyarsa sürekli olarak cehennem ateşinde kalacaktır.”[3]
İmam Bakır’ın (a.s) da şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Mü’min biri her belaya duçar olabilir, her çeşit ölümle ölebilir, ama intihar etmez.”[4]
Demek ki hangi sebepten dolayı olursa olsun, intihar eden kimse büyük günah işlemiştir ve ahirette elemli bir azap görecektir.
4- Ölme Kastı Olmadan Tehdit Amaçlı İntihar Girişiminde Bulunmanın Hükmü
Bu konu iki kısma ayrılır:
a) İntihar edecekmiş gibi görünmek (ölüme neden olmasa bile), günah işleyecek gibi görünmek demek olup isyankârlara benzemek ve ilahi emirlere karşı duyarsız davranmaktır.
b) İnsanın intihar teşebbüsü ölüm ile sonuçlanırsa o zaman; 1- Eğer tehdit şekli genelde ölümle sonuçlana şeylerden ise, örneğin bir binanın dördüncü katından kendisini atmışsa, bu durumda intihar kastı olmasa da böyle bir intihar şekli ölümle sonuçlanacağı için intihar sayılıyor ve hükmü intihar edenin hükmü ile aynıdır. 2- Eğer intihar şekli genelde ölümle sonuçlanmayan bir şekilde olur ve ölme kastı olmaz ise ama istemeyerek ölürse bu durumda böyle biri, intihar edecekmiş gibi görünerek Allah’ın emrine itina etmemişse de onun ahirette ki azabı birinci kısımda ki gibi olmayacaktır. Ona intihar etme hükmü verilmez. Bu yüzden azabının hafiflemesi söz konusudur. Çünkü hem gerçekten intihar kastı yoktu, hem de intihar şekli ölümle sonuçlanacak bir şekil değildi.
“Acaba tehdit amaçlı intihar, ilahi kaza ve kadere göre midir?” Sorusuna gelince yapılan açıklamalardan her şeyin ilahi kaza ve kaderin idaresinde olduğu ve insanın iradesiyle çelişmediği görülmektedir. Yani insanın ister ciddi bir şekilde intihar etme kastı olsun, ister olmasın her şey Allah’ın kaza ve kaderindedir. Ama ikisinin ahiret azabı farklıdır. Çünkü amelin ahirette ki sonucu, onun insana ne ölçüde bağlı olduğuna göredir. Ortada ciddi bir kasıt yoksa ve amel de genelde ölümle sonuçlanmıyorsa amel insana daha az bağlıdır, bu yüzden cezası da daha az olacaktır.