Mümin Karı-Kocanın Ölümden Sonraki Durumu
Soru
Karı ve kocanın ölümden sonra da birlikte yaşayabilmeleri mümkün müdür? Eğer mümkünse şartları nedir?
Kısa Cevap
İnsanın ahiretteki yaşam şeklinin tüm detayları, Masumlar (a.s) dışında hiç kimse için malum değildir. Bununla birlikte erkek ve kadın arasındaki evlilik ilişkisi ve sözleşmesi dünya hayatıyla ilgilidir ve mümin kadınlar ahirette de dünyadaki eşleriyle yaşama mecburiyetinde değildir. Elbette isterlerse onlarla yaşayabilirler. Aynı şekilde bu dünyada kocası bulunmayan veya kocası salih olmayan ve Firavun’un eşi Asiye gibi kocası cehennem ehli olan kadınlar için cennette her türlü lezzet ve cümleden olmak üzere cennetlik salih eşler hazırdır.
Ayrıntılı Cevap
Âyet ve rivayetlerde ahiretteki yaşam şeklinden çok az bahsedilmiştir. İnsanın ölümden sonraki yaşamının tüm detayları, Masumlar (a.s) dışında hiç kimse için malum değildir. Ama erkek ve kadın arasındaki evlilik ilişkisi ve sözleşmesinin bu dünyayla ilgili olduğu ve bu dünyada eşleri olan kadınların ahirette de aynı eşler ile yaşamaya mecbur olmayacakları kesin bir husustur; çünkü onların evlilik akitleri bu dünya hayatıyla ilgilidir, ahirette ise herkes kendi ameline tabidir ve kendi amellerinin cevabını vermelidir. Elbette bazı rivayetlerde Allah’ın ahirette mümin kadınları huri şekline sokacağı ve onların salih eşleriyle cennette birlikte yaşayacağı belirtilmiştir.[1] Ama bu, mümin kadınların ahirette de dünyadaki eşleriyle yaşamaya mecbur olacakları manasında değildir.
Aynı şekilde Mecmeu’l-Beyan tefsirinde şöyle belirtilmiştir: “Cennette müminlerin eşleri olacak kadınların huri şekline sokulmuş kendilerinin bu dünyadaki eşleri olması ve onların cennette kendi eşleriyle yaşaması ihtimal dâhilindedir.”[2] Elbette bu dünyada kocası bulunmayan veya Firavun’un eşi Asiye gibi kocası cehennem ehli olan kadınlar için cennette her türlü lezzet ve bu cümleden olmak üzere cennetlik salih eşler hazırdır; zira Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Cennette kalbin istediği ve gözün görmekten lezzet duyduğu her şey mevcuttur.”[3]
Bu âyet her tür lezzeti ve bu cümleden olmak üzere cennetlik salih eşleri kapsamaktadır. Bir başka âyette de özellikle cennetlik eşlere değinilerek şöyle buyurulmuştur:
“Cennetlikler için orada temiz ve pak eşler mevcuttur.”[4]
Âyetler mecmuasından cennetlik kadınların tıpkı cennetlik erkekler gibi gönüllerinin istediği her türlü lezzetten yararlanacakları ve bu cümleden olmak üzere cennetlik salih ve gönüllerinin istediği eşlerden faydalanacakları iyice anlaşılmaktadır. Kur’an-ı Kerim bazı âyetlerde “iri gözlü güzel hurileri” cennetlik eşler olarak tanıtmaktadır. Nitekim şöyle buyurmaktadır:
“Biz, kendilerini iri gözlü güzel eşlerle evlendiririz.”[5]
Bu âyetler cennetlik kadın ve erkekleri kapsamaktadır; çünkü bu ilahi vaatlerin sadece erkeklere özgü olduğunun hiçbir delili yoktur. Özellikle de “hur” ve “ayn” kavramlarının sözlük manalarına dikkat edildiği takdirde iri gözlü güzel eş nimetinin erkeklere özgü olmadığı ve kadınların da bundan nasipleneceği anlaşılacaktır. Doğal olarak bu, hiç kimsenin onlara katılmayacağı anlamında değildir.
Nitekim müfessirler şöyle demişlerdir: Kur’an âyetleri açıkça babalar, anneler ve onların salih evlatlarının cennet ehline katılacağını belirtmektedir. Gerçekte bu, ilahi nimetlerin onlar için tamamlanması ve ilgi duydukları fertlerden ayrılma da dahil olmak üzere hiçbir eksiklik hissetmemeleri içindir. Orası yeni ve mükemmel bir yer olması sebebiyle her şey yeni ve taptaze olacaktır. Onlar da yeni ve taptaze çehreler ve de daha samimi ve sıcak bir samimiyet ve sevgi ile oraya gireceklerdir. Bu sevgi cennet nimetlerinin değerini daha artıracaktır.
Elbette Rad Sûresinin 23. âyetinde sadece babalar, evlatlar ve anneler zikredilmiştir ama gerçekte tüm yakınlar bu toplulukta bir araya gelecektir. Çünkü erkek ve kız kardeşler ve hatta diğer yakınlar olmaksızın evlatlar ve babaların hazır olması mümkün değildir. Bu husus, azıcık bir dikkatle belli olacaktır; zira herkim cennetlik olursa onun salih babası da kendisine katılacaktır ve salih baba cennetlik olması hasebiyle de tüm evlatlar ona katılacak ve bu şekilde kardeşler bir araya gelecektir. Bu hesapla diğer yakınlar da onların topluluğunda yer alacaktır.[6]