Orucun Farz Oluşu
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah bizden önceki ümmetlerden hiçbirine Ramazan ayı orucunu farz kılmamıştır.”
(Ravi şöyle diyor:) “Ben şöyle arz ettim: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Ey İman edenler.. sizden öncekilere de farz kılındığı gibi.”
İmam şöyle buyurdu:
“Allah Ramazan ayı orucunu sadece Peygamberlere farz kılmıştı, ümmetlere değil! Ama onun vesilesiyle bu ümmete üstünlük verdi ve Ramazan ayı orucunu Resulullah'a (s.a.a) ve ümmetine farz kıldı.”[1]
İmam Zeynu’l-Abidin (a.s), Ramazan ayına veda duasında şöyle buyurmuştur:
“Bu ay vesilesiyle bizleri diğer ümmetlere tercih ettin ve faziletine diğer dinlerin takipçilerini değil bizleri seçtin. Böylece senin emrinle Ramazan ayı günlerinde oruç tuttuk ve senin yardımınla gecelerini ibadetle geçirdik.” [2]
Orucun Fazileti
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah Tebarek ve Teâla şöyle buyurmuştur: “Oruç benim içindir ve sevabını ben vereceğim.” [3]
Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Allah Tebarek ve Teâla şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlunun oruç dışında yaptığı her iş onun içindir, ama oruç benim içindir ve sevabını ben vereceğim.”[4]
Orucun Farz Kılınışının Hikmeti
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tutmanın sebebi şudur ki oruç sebebiyle zengin ve fakir eşit olurlar. Zira zengin açlığın sıkıntısını bilmez ki fakire merhamet etsin. Zira zengin insan bir şey istediğinde onu temin edebilme gücüne sahiptir. Bu yüzden aziz ve celil olan Allah istedi ki yaratıkları arasında eşitlik meydana gelsin ve açlık zorluğunu ve sıkıntısını zengin de tatsın ki zayıflara acısın ve aç kimseye merhamet etsin.” [5]
İmam Rıza (a.s), orucun farz kılınışı hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ta ki insanlar açlığın ve susuzluğun sıkıntısını tatsın ve ahiretteki muhtaçlıklarını anlasınlar. Oruç tutan kimse kendisine çatan açlık ve susuzluk sebebiyle huşu içinde, zelil, mütevazı, ecirli, Allah'ın rıza ve sevabını taleb eden, arif ve sabırlı olsun ve böylece sevaba hak kazansın. Ayrıca oruç şehvetlerden sakınmaya sebep olur. Hakeza oruç dünyada onlara öğüt versin, onları tekliflerini yapmada ram ve tecrübeli kılsın ve ecre ulaşmada onlara kılavuzluk etsin, yoksulların ve fakirlerin dünyadan çektiği açlık ve sıkıntının zorluk miktarını anlasın ve neticede Allah'ın varlıklarına farz kıldığı hakları kendilerine ödesin.” [6]
Fatımatü’z-Zehra (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah orucu ihlası güçlendirmek için farz kılmıştır.” [7]
İmam Hasan el-Askerî (a.s), orucun farz kılınış sebebi hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur:
“Ta ki zengin kimse açlığı tatsın ve neticede muhtaç insana yardım etsin.” [8]
İmam Hüseyin (a.s), hakeza bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Ta ki zengin kimse açlığın sıkıntısını tatsın ve neticede fakir insanlara yardımcı olsun ve bağışta bulunsun.” [9]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç ve Hac kalplerin teskinidir (huzurudur)” [10]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tutunuz. Zira oruç damarları keser (şehveti azaltır) ve nimet sarhoşluğunu giderir.” [11]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç bağırsağı inceltir, eti döker ve cehennemin yakıcı sıcaklığını uzaklaştırır.” [12]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah orucu kullarının ihlasını denemek için farz kılmıştır.” [13]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah mümin kullarını namazlar, zekatlar, farz günlerde (Ramazanda) oruç tutmadaki ciddiyetleri vesilesiyle organlarının teskini, gözlerinin huşusu, canlarının tevazusu ve kalplerinin huzusu için korumaktadır.” [14]
Oruç Kalkandır
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tut, zira oruç ateş karşısında bir kalkandır. Ölüm anında karnının aç olmasına güç yetirebilirsen öyle yap.” [15]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç ateş karşısında bir kalkandır.” [16]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç parçalamamak şartıyla bir kalkandır.” [17]
Oruç Bedenin Zekâtıdır
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenlerin zekâtı da oruçtur.” [18]
İmam Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı ise müstahap oruçtur.” [19]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tutunuz ki salim kalasınız.” [20]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç iki sıhhatten biridir.” [21]
Oruçlu Kimsenin Fazileti
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruçlu kimsenin uykusu ibadet ve suskunluğu tespihtir. Duası makbul ve ameli kat kattır. İftar anında oruçlu kimsenin duası Allah'ın dergâhından reddedilmez.” [22]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruçlu kimsenin uykusu ibadet ve sükûtu tespihtir, ameli makbul ve duası müstecaptır.” [23]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tutan kimse yatağında uyusa dahi Müslümanın gıybetini yapmadıkça Allah'a ibadet halindedir.” [24]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Oruçlu kimsenin uykusu ibadet, nefes alması ise tespihtir.” [25]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Cennetin Reyyan adında bir kapısı vardır ki oradan sadece oruçlu kimseler geçer.” [26]
Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır:
“Onlardan sonuncusu içeri girince kapı kapanır.”[27]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Yemek yemekle meşgul olan kimselerin yanından oruçlu bir kimse geçince “Endamı tesbih eder, melekler ona selam gönderir ki meleklerin selamı mağfiret dilemektir.” [28]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her kimi, orucu arzu ettiği yemeği yemekten kendisini sakındırırsa onu cennet yemeklerinden doyurması ve cennet şarabından susuzluğunu gidermesi Allah'a bir haktır.”[29]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruçlu kimse iki sevinç içindedir: Orucu açma anındaki sevinç ve rabbiyle görüştüğü andaki sevinç.” [30]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Her kim oruçlu bir kimseye iftar verirse onun sevabı gibi bir sevap elde eder.” [31]
Resulullah (s.a.a), iftar edince Allah'a şöyle arz ederdi:
“Allah'ım! Senin için oruç tuttum ve rızkınla iftar ettim. O halde onu bizden kabul et. Susuzluk gitti, damarlar sevindi ve ecir baki kaldı.” [32]
Faydasız Oruç
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Nice oruç tutan kimsenin oruçtan nasibi açlık ve susuzluktur. Nice gece ibadete kalkan kimsenin kalkmaktan nasibi sadece uykusuzluktur.”[33]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç, insanın yemekten ve içmekten sakındığı gibi haramlardan sakınmasıdır.”[34]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Nice oruç tutan kimsenin, oruçtan elde ettiği ancak açlık ve susuzluktur. Nice gece namazı kılan kimsenin gece namazından elde ettiği ancak uykusuzluk ve yorgunluktur. Akıllıların uykusu ve iftarları ne güzeldir!”[35]
Müstehap Oruç Tutmaya Teşvik
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Herkim bir gün isteyerek (müstehap) oruç tutarsa, eğer kendisine yeryüzü dolu altın da verilse ecrini kâmil olarak elde etmiş olmaz. Kâmil ecrini sadece hesap günü (kıyamette) elde eder.”[36]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her kim Allah'tan sevap almak için isteyerek bir gün oruç tutarsa bağışlanması farz olur.”[37]
İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah Tebarek ve Teâla farz namazı müstahap namazla kâmil kıldı ve farz orucu da müstahap oruçla kemale erdirdi.”[38]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Tembellikten uzak durunuz. Zira rabbiniz merhametlidir ve az işinizi dahi takdir eder. İnsan… Allah-u Teâla’nın rızayetini elde etmek için isteyerek oruç tutar ve Allah bu sebeple onu cennete koyar.”[39]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İnsan ilahi sevaba erişmek için bir gün isteyerek oruç tutar ve Allah bu sebeple onu cennete koyar.”[40]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah kuldan Ramazan ayı orucu dışında hiçbir orucun hesabını sormaz.”[41]
Kalbin Orucu
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kalbin günahları düşünmekten oruç tutması midesinin yemekten oruçlu olmasından daha üstündür.”[42]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kalbin oruçlu olması, dilin oruçlu olmasından ve dilin oruçlu olması karnın oruçlu olmasından daha iyidir.”[43]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Nefsin dünya lezzetlerinden oruç tutması en faydalı oruçtur.”[44]
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Bedenin orucu irade ve ihtiyar ile yemeklerden imsak etmek, azaptan korkmak, sevap ve ecre rağbet etmektir. Nefsin oruç tutması beş duyu organının diğer günahlardan korunması ve kalbin tüm kötülük sebeplerinden boş olmasıdır.”[45]
Orucun Adabı
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç insanın yemekten ve içmekten sakındığı gibi haramlardan sakınmasıdır.”[46]
Fatımatü’z-Zehra (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Eğer oruçlu kimse kulağını, gözünü ve organlarını korumazsa orucu ne işe yarar.”[47]
Resulullah (s.a.a), Cabir b. Abdullah'a şöyle buyurmuştur:
“Ey Cabir! Bu Ramazan ayının gündüzünde oruç tutar, gecesinin bir bölümünü ibadetle geçirir, karnını ve namusunu temiz tutar, dilini korursa şüphesiz ki bu aydan çıkınca günahlarından da çıkmış olur.” Cabir şöyle arzetti: “Ey Allah'ın Resulü! Bu hadis ne kadar da güzeldir!” Allah Resulü şöyle buyurdu: “Ey Cabir! Bu şartlara riayet etmek ne kadar da zordur!”[48]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tuttuğunda kulağına ve gözüne de (haramlardan) oruç tuttur. Tüm organlarını ve endamını çirkinlikten, çok konuşmaktan ve hizmetçine eziyet etmekten alıkoy. Sende oruç tutan kimsenin vakarı olmalı ve gücün yettiğince Allah'ın zikri dışında suskun kalmalısın. Oruçlu olduğun gün ile oruçlu olmadığın gün eşit olmamalıdır. Cinsel ilişki kurmaktan, öpmekten ve kahkaha atmaktan uzak dur. Zira Allah bu işlerden nefret eder.”[49]
Resulullah (s.a.a), oruçlu haliyle cariyesine söven kadına şöyle buyurmuştur:
“Nasıl oruçlusun ki cariyene sövüyorsun. Oruç sadece yemekten ve içmekten sakınmak değildir. Allah orucu bu ikisinin yanı sıra, orucu etkisiz kılan çirkin iş ve sözlere engel olsun diye takdir etmiştir. Ne yazık ki oruç tutanlar çok azdır ve açlık çekenler ise çoktur.”[50]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Her kim endamını ve organlarını haramlarımdan oruçlu tutmazsa benim için yemekten ve içmekten sakınmasına ne ihtiyacım var.”[51]
Muhammed b. Müslim şöyle diyor: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Oruç tuttuğunda kulağın, gözün, saçın ve derin de oruç tutmalıdır.” İmam başka organları da saydı ve şöyle buyurdu: “Oruçlu olduğun gün ile oruçlu olmadığın gün eşit olmasın.”[52]
İmam Seccad (a.s), Ramazan ayı geldiğinde yaptığı duasında şöyle buyurmuştur:
“Uzuvlarımızı günahlardan koruyup seni hoşnut eden işleri işleterek bizi bu ayda oruç tutmaya muvaffak et. Öyle olsun ki, kulaklarımızla boş şeyler dinlemeyelim; gözlerimizi eğlenceye dikmeyelim, ellerimizi sakıncalı bir şeye uzatmayalım; ayaklarımızı harama açtırmayalım; karnımıza helallerinden başkası girmesin; dilimiz senin açıkladığından başkasını konuşmasın; bizi sevabına yaklaştıracak amelden başkası için zahmete düşmeyelim; azabından koruyacak amelden başkasını yerine getirmeyelim.”[53]
Sıcak Havada Oruç Tutmanın Fazileti
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“En üstün cihad sıcak havada oruç tutmaktır.”[54]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Sıcak havada oruç tutmak cihattır.”[55]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Her kim sıcak bir günde aziz ve celil olan Allah için oruç tutarsa, aziz ve celil olan Allah yüzünü okşasın ve müjdelesin diye kendisine bin melek tayin eder. İftar edince de aziz ve celil olan Allah şöyle buyurur: “Senin kokun ve ruhun ne de güzeldir. Ey meleklerim! Şahit olunuz ki ben onu bağışladım.”[56]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Allah için açlık ve susuzluk çeken kimseye ne mutlu.”[57]
Kışın Oruç Tutmanın Fazileti
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Rüzgârın getirdiği ganimet kış orucudur.”[58]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Kış orucu rüzgârın getirdiği bir ganimettir.”[59]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kış müminin baharıdır. Geceleri uzundur, mümin ibadet için gece yarısı ondan yardım alır. Gündüzleri de kısadır, oruç tutmak için ondan yardım alır.”[60]
Her Ayda Üç Gün Oruç Tutmaya Teşvik
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Her ay üç gün oruç tutmak, ayın ortasındaki çarşamba günü, ilk perşembe günü ve son perşembe günü Şaban ayının orucu, göğsün vesveselerini ve kalbin ızdıraplarını ortadan kaldırır.”[61]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her kim her ay üç gün oruç tutarsa, tüm ömründe oruç tutmuş gibidir. Zira aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Her kim iyilik ederse, kendisine on katı vardır.”[62]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her ay üç gün oruç tutmak ve Ramazan ayından Ramazan ayına kadar oruç tutmak bir ömrün oruç ve iftarı sayılmaktadır.”[63]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Herkim göğsünden birçok vesveselerin gitmesini isterse sabır ayında (Ramazan ayında) ve her ay üç gün oruç tutsun.”[64]
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Sabır ayının (Ramazan) orucu ve her ay üç gün oruç tutmak göğsün vesveselerini ortadan kaldırır.”[65]
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah Resulü (s.a.a) bi'setinin başlangıcında öyle bir oruç tutuyordu ki hakkında, “Artık orucu terk etmeyecek” diyorlardı. Ama bir müddet sonra orucu öyle bir terk ediyordu ki artık oruç tutmayacak” diyorlardı. Bir müddet sonra günaşırı oruç tutmaya başladı ve bu sünnet Davud'un (a.s) orucudur. Bir müddet sonra bunu da bıraktı ve her ayın ilk üç gününde oruç tuttu. Sonra bu metottan da el çekti ve on günde bir oruç tutmaya başladı. İlk Perşembe ve son Perşembe günü ve ayın ortasındaki çarşamba günü ve dünyadan göçünceye kadar bu sünnet üzere amel etti.”[66]
Orucun Mirası
Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: Peygamber (s.a.a) şöyle arz etti:
“Ey Rabbim! Orucun mirası nedir?”
Allah şöyle buyurdu:
“Oruç hikmeti, hikmet marifeti ve marifet ise yakîni miras bırakır. Kul yakîne ulaşınca da artık gece veya gündüzünü nasıl geçireceğini, zorluk yoksa kolaylık içinde mi olacağını önemsemez.”[67]
[1] el-Fakih, 2/99/1844
[2] Sahifet'us Seccadiye, 175, 45. dua
[3] el-Kafi, 4/63/6
[4] el-Hisal, 45/42
[5] Bihar, 96/371/53
[6] İlel'uş şerayi', 270
[7] Bihar, 96/368/47
[8] a. g. e s. 369/50
[9] a. g. e s. 375/62
[10] Emali et-Tusi, 296/582
[11] Kenz'ul Ummal, 23610
[12] a. g. e 23620
[13] Nehc'ul Belağa, 252. hikmet
[14] a. g. e 192. hutbe
[15] Deaim'ul İslam, 1/270
[16] el-Kafi, 4/62/1
[17] Bihar, 96/296/28
[18] Fezail'ul Eşher'us Selase, 75/57
[19] Bihar, 78/326/4
[20] ed-Deavat lil Ravendi, 76/179
[21] Gurer'ul Hikem, 1683
[22] ed-Deavat lil Ravendi, 27/45, 46
[23] el-Fakih, 2/76/1783
[24] Sevab'ul A'mal, 75/1
[25] Kurb'ul Esnad, 95/324
[26] Mean'il Ahbar, 409/90
[27] A'lam'ud Din, 279
[28] Sevab'ul A'mal, 77/1
[29] Bihar, 40/331/13
[30] el-Kafi, 4/65/15
[31] a. g. e 68/1 bak, tüm bölüme
[32] a. g. e s. 95/1
[33] Emali et-Tusi, 166/277
[34] Bihar, 96/294/21
[35] Nehc'ul Belağa, 145. hikmet
[36] Mean'il Ahbar, 409/91
[37] Emali es-Seduk, 443/2
[38] İlel'uş şerayi, 285/1
[39] Sevab'ul A'mal, 62/1
[40] el-Kafi, 4/63/5
[41] Bihar, 82/294/25
[42] Gurer'ul Hikem, 5873
[43] a. g. e 5890
[44] a. g. e 5874
[45] a. g. e 5888-5889
[46] Bihar, 96/294/21
[47] Deaim'ul İslam, 1/268
[48] el-Kafi, 4/87/2
[49] Bihar, 96/292/16
[50] a. g. e s. 293/16
[51] Firdevs, 5/242/8075
[52] el-Kafi, 4/87/1
[53] Sahifet'us Seccadiye, 166, 44. dua
[54] Bihar, 96/256/38
[55] a. g. e s. 257/40
[56] el-Kafi, 4/65/17
[57] Vesail'uş şia, 7/299/2
[58] Bihar, 96/257/40
[59] el-Fakih, 4/356/5762
[60] Mean'il Ahbar, 228/1
[61] el-Hisal, 612/10
[62] Deaim'ul İslam, 1/283
[63] Kenz'ul Ummal, 23673
[64] Bihar, 97/108/48
[65] Kenz'ul Ummal, 23675
[66] el-Kafi, 4/90/2
[67] Bihar, 77/27/6
Güncelleme Tarihi: 03 Nisan 2022, 17:32