Yad-ı Ahiret ve Muhabbet

İstisnasız bütün peygamberler ve hepsinden ötesi Fahr-i Kâinat Efendimiz (saa) insanları hidayete erdirmek, Allah'a ulaştırmak için gelmiştir. Onlara doğru yolu gösteren, onların elinden tutan, onları âlemlerin rabbine doğru hidayet eden bu yüce insanların uyguladığı çok önemli bir metot vardı. Yani insanların Allah'a ulaşmasında, ahirete yönelmelerinde uyguladıkları bir metot vardı. Bütün peygamberler gibi Peygamberimiz de bu metodu uygulamıştır.

Öte yandan diğer peygamberlerden farklı olarak da kendisi bir metot daha kullanmış; insanların Allah'a ulaşmasını daha kolay, daha zahmetsiz ve daha hızlı bir şekilde sağlamıştır. Tüm peygamberlerin insanların hidayeti konusunda uyguladığı metot; ahireti onlara unutturmamak, onları kıyamete ve meâda yönlendirmek, işte bunlar bu en önemli metotlarıydı. İnsanlar ahireti düşündüğü ve ahirete yöneldiği takdirde fıtratlarına yönelecekler ve fıtrat hızlı bir şekilde insanı Allah'a ulaştıracaktır. Hz. Peygamber de bunu uygulamıştı. Bir rivayette şöyle geçer;

‘Günün birinde çöllerin içinden bir Bedevî Arap çıkagelir ve Hz. Peygamberden Kur'an öğretilmesini ister. Hiçbir şey bilmeyen ve çöllerde yaşayan bu Bedevî için efendiler efendisi Peygamberimiz sahabelerinden birisini ona Kur'an öğretmesi için görevlendirir. Sahabe de ona hemen Zilzal suresini okumayı öğretmeye başlar. Uzun uğraşlar sonrası Zilzal suresinin sonlarına doğru yaklaşırlarken Bedevî; ‘bu benim için yeterlidir’ dedi ve daha fazla bir şey öğrenmeden oradan ayrıldı. Emeklerinin heba olduğunu düşünen sahabe biraz rahatsız olmuş halde Allah Resulü’ne; ‘çok az şey öğrendi ve kalktı gitti, daha fazlasını öğrenmek istemedi’ der. Peygamber Efendimiz “Merak etme o fakih olarak ayrıldı.’ İnsan ahirete yöneldiği zaman, ahireti tanıdığı zaman, ahiretin ve meadın önemini idrak edip ayrıldığı zaman Peygamberimizin tabiriyle dinde fakih olmuş sayılır ve ahiret kurtuluşunu kazanmış olur. Öyleyse bizlerin ilk görevi, hem kendimiz için hem de başkaları için insanları meada ve ahirete yönlendirmek olmalı. Bu birinci metottu.

İkinci metot ise Peygamberimizin sürekli uyguladığı mahabbet, sevgi ve aşk metoduydu. Âlemin yaratılışı aşk üzeredir. İnsanlarla ilişkiler aşk üzeredir. Özellikle de peygamberimizin en önemli tebliğ ve eğitim metodu aşk üzerineydi. O herkesi sevmekteydi ve herkesin de birbirini sevmesini sağlamaktaydı. İnsan aşk metoduna, sevgiye ve mahabbete yöneldiği takdirde Allah en hızlı şekilde onun elinden tutup kendisine doğru yönlendirecektir. Dolayısıyla peygamberlerin misyonunu, görevini üstlenen âlimlerin de en önemli özelliği kendilerini meada yönlendirmeleri, bütün varlığı ve insanları Allah için sevmeleri ve ardından tebliğlerinde bu metodu uygulamaları. Yani insanları meada ve mahabbete davet etmeleridir.

YORUM EKLE