Yüce Allah’ın miraçta Hz. Resûlullah’a (s.a.a.) yapmış olduğu öğütlerden biri de şudur:
“...ve sürekli benim zikrimde ol.”
Hz. Peygamber (s.a.a.) de peşi sıra Allah’a, sürekli nasıl zikrinde olabileceğini soruyor. Allah’ın cevabıysa “İnsanlardan uzak durarak” oluyor.
Yani “Seni benim zikrimden gafil edecek insanlardan uzak durarak, onlarla dostluk kurmayarak, daima beni hatırlayabilirsin.”
"Arz etti: Rabbim, seni sürekli nasıl zikredebilirim?
Buyurdu: İnsanlardan uzak dur, dünyanın tatlılarını, ekşilerini bırak, evini ve mideni tamamen dünyadan boşalt."
Bu konuyla alakalı Masumlardan nakledilen çok önemli ve çok güzel hadisler bulunmaktadır. Şimdi onlardan üç tanesini okuyalım:
Yüce Allah buyurdu: “Ey Ahmed! Ben Allah’ı seviyorum diyen herkes beni sevmiyor. Ta ki… yaratıklardan uzaklaşsın.”
İmam Kâzım (a.s.) Hişam ibn Hakem’e şöyle buyurmuştur: “Ey Hişam! Yalnızlığa sabretmek aklın kuvvetinin alametidir. Her kim Allah hakkında aklederse dünya ehlinden ve ona rağbet edenlerden uzaklaşır ve Allah’ın katında olana rağbet eder. O, Allah’tan korktuğu zamansa Allah onun kaynaştığı, yalnız kaldığında arkadaşı, yoksul olduğunda varlığı ve aşiret olmadan ona izzet vereni olur.”
İmam Sâdık’ın (a.s.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Birisi ona şöyle arz etti: “Sana feda olayım! Birisi bu işi bilir (tevhid ve velâyetle aşina olursa) ve sonra da evinde oturup kardeşleriyle hiçbir tanışıklığı olmazsa onun durumu nedir?” İmam Sâdık (a.s.) şöyle buyurdu: “Böyle birisi nasıl dini hakkında derin bilgiyi elde edebilir?”
İnsanoğlu ister istemez duyduğu veya gördüğü şeylere dikkatini toplar. Bu yüzden duyup gördüğümüz şeyler eğer bizi Allah’tan ve ahiretten alıkoyup unutmamıza sebebiyet veriyorsa bu büyük bir tehlikedir, anında kendimizi böyle şeylerden kurtarmalıyız. Tek derdi dünya olan, sürekli konuşmalarında dünyevî lezzetlerden ve işlerden bahseden kimselerden uzak durmalıyız.
Diğer taraftan da hal-hareketi ve konuşmasıyla bizi Allah’a yaklaştıran mü’min insanlarla yakın dostluklar kurmalıyız.
İmam Sadık’ın buyurduğu bu son rivayet bize bunu öğretmektedir.
Velhasıl dostluklar, arkadaşlıklar ve gidip gelmeler insanın ahireti ve Allah ile olan ilişkisinde çok önemlidir. Eğer günaha düşeceksesek ve bu ilişkiler nedeniyle Allah’tan uzaklaşacaksak bu durumda inziva en güzelidir. Ama bu tamamen herkesten kopmak manasında değildir; zira yine bizim Allah kul olmamız yolunda başkalarına ihtiyacımız vardır.
Hadiste nakledildiğine göre; Hz. İsa (a.s.)’ın havarilerinden biri şöyle bir soru sordu: “Ey Ruhullah! Kimlerle arkadaş olalım?” Hz. İsa da şöyle buyurdu:
“Gördüğünüzde size Allah’ı hatırlatan, sözleriyle ilminizi çoğaltan ve ameliyle sizleri ahirete yönlendiren kimselerle arkadaş olun.”
Hiç şüphesiz böyle insanlarla beraber olup oturup kalkmak insan için çok faydalıdır. Demek ki, hadisteki “insanlardan uzak dur” tabiri sadece insanı Allah’tan gafil eden kimseler için geçerlidir, genel bir anlam taşımamaktadır.
Dolayısıyla İslam’da beğenilen uzletten maksat, bütün insanlardan hatta müminlerden, takvalılardan ve salih âlimlerden yüz çevirmek ve uzaklaşmak değildir. Nasıl ki, bu mirac hadisinde Yüce Allah bizlere, Allah için müminlerle duygusal birliktelik ve ilişki kurmak hakkında emirde bulunmuştur. Ve yine takvalı kulları ve salih âlimleri ziyaret etmek hakkında ki rivayetler çoktur.
Neticede insanlarla kaynaşmak ve muaşeretten; dinde derinleşmek, İmamlar (a.s.) hakkında ilmî sohbetler, onların ilimlerini diriltme, Allah için duygusal birliktelik ve ilişki kurmak gibi herhangi bir hayır ve fayda elde edilirse bunun hiçbir sakıncası yoktur ve hatta beğenilen ve istenen bir konudur.