Mektebin üstatları, hususen de merhum Allame Tabatabaî (rh) ve merhum üstat Saadetperver (rh) genel düsturlar olarak birkaç talimi ifade buyurmuştur. Bu talimatlar aşağıdaki beş düsturdan ibarettir:
Namaza dikkat etmek, özellikle vaktin başında namaza durmak adeta namazın bâtınına ilk adımı atmaktır. Yani namaza önem vermek onu vaktin evvelinde kılmakla başlar. İnsan başlarda her ne kadar kâmil manada kalp huzurunu kazanamazsa da namazı vaktin başında kılmaya bağlılık gösterirse yavaş yavaş Allah ona bunu nasip eder.
İkinci düstur devamlı abdestli olmaktır. Hatta uyumadan önce bile. Çünkü insan Allah'a yakınlaşma ve Rabbinin çeşitli nimetleri meydanında tertemiz olmalıdır. Taharetsizlik Allah tealanın huzurunda bir tür edebe aykırılık halidir. İnsanın Rabbinin huzurunda bulunmadığı hiçbir zaman yoktur. Aynı şekilde sâlikin, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in temel ve yüksek maarifini kazanmanın peşinde olduğuna dikkat edilmelidir. “Ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir.” hükmüne göre Kur'an'ın zâhirine dokunmak için zâhirî taharete ihtiyaç duyulması gibi, Kur'an ve Ehl-i Beyt'in tevhidî maarifinin yüksek mertebelerine temas edebilmek için de bâtınî taharete ihtiyaç vardır. Bâtınî taharetin gerçekleşmesinin şartlarından biri de zâhirî taharete devam edilmesidir.
Üçüncü düstur, hayatı boyunca buyurduğu, Kur'an'la sürekli ünsiyet halinde olmaktır. Şöyle ki, insan hiç değilse günde bir cüz, yarım cüz Kur'an okumalı ve Kur'an üzerinde düşünmelidir. “Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitler mi var?” Kur'an üzerinde düşünmemek kalbi kilitler. “Hayır. Fakat onların kazançları kalplerinin üzerine pas bağlamıştır.” Peygamber-i Ekrem (s) bu ayeti ashabına okudu. İzah ederken “Kalpler pas tutar” dedi. Ashab sordu: “Pası nasıl temizleyebiliriz?” Hazret (s) cevap verdi: “Kur'an'ı tilavet ederek.” Bu nedenle sülukun düsturlarından bir diğeri de Kur'an'la düzenli biçimde meşgul olmaktır. Bunun hediyesi de İslam'ın aziz Peygamberinin (s) mübarek huzurunda bulunmaktır.
Dördüncü düstur, gece namazını sürekli hale getirmektir. Başkaları için günlük namazlar vacipse de sâlik için gece namazı vacip seviyesindedir. Yani hiçbir gerekçeyle gece namazını ihmal edemez. Eğer birisi yorgun olduğunu, çok ders okuduğunu ve gece geç vakitte istirahate çekildiğini ve bu yüzden gece namazını terkettiğini söylüyorsa bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Gece namazını mutlaka kılmalıdır. Ayetullah Gazi (rh) Allame Tabatabaî'ye (rh) şöyle demişti: “Dünyayı istiyorsan gece namazı kıl. Ahireti istiyorsan da gece namazı kıl.”
Beşinci düstur ölümle sürekli irtibat halinde olmaktır. İnsan hafta boyunca kabir ziyaretleri yapmalı ve kendi geleceğini düşünmelidir. Kabir ziyareti için kısıtlılık sözkonusuysa haftada yarım saat kendisiyle başbaşa kalmalı ve dünyadan ayrıldığını düşünmelidir. Dünyadan ayrıldığında kabirdeki ilk gece ne anlatacağını görmelidir. “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin.” Bu yöneliş vasıtasıyla insan net bir muhasebetu'n-nefse sahip olur ve kabirdeki ilk gecede amel defterini gerçekten sunup sunamayacağını görür. Nitekim ayet-i şerife şöyle buyurmaktadır: “Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız.” Kıyamette kabrinden kalkacak olan herkese amellerinin defteri boynuna asılacaktır. Bu amel defteri karşısına açılıp serilecek ve ona şöyle hitap edilecektir: “Kitabını oku. Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter.” Yani kendin oku, biz seninle ne yapalım? Dolayısıyla beşinci düstur ölümle sürekli ünsiyet halinde olmaktan ibarettir.
Merhum Allame Tabatabaî'nin (rh) eğitim mektebinin bakışaçısı, ilkeleri, amel ve girişe dair talimatlarını bu şekilde özetleyebiliriz.